harcama yeter.

şimdi buralar enpara'yı tavsiye edenlerle dolup taşacak. vardır belki bir bildkleri, araştırın isterseniz.

bu siralar bitcoin cok dustu. simdi alirsan 1 ay icerisinde muhtemelen 2 katina falan cikacak.

enpara tavsiye edilmesinin nedeni yüksek faiz oranı vermesi.

Akenr al :)

Bilmiyorum, bilmiyordum. Söylediklerin ise beni inandirmaya yetmedi.

@saksı, inandırmaya mı? ben burda "allah var ama göremiyorsun" demiyorum, inanılacak bir durum yok.

100 yıldır pedofili rehabilitasyonuyla ilgili yapılmadık çalışma kalmadı ve hiçbirine elle tutulur bir sonuç alınamadı.

Sonuç alınamasi tedavi edilemez anlamına gelmiyor. Ortada veri yok birşey yok, havadan konuşuyorsun. Tıp psikoseksuel rahatsızlık demiş.

@saksı, tedavi edilemeyen şeylere tedavisi yok denir. ne dememi istiyorsun?

pedofili genetik bir bozukluk ve tedavisi yok. bir milyar kez daha yazarım ve inanıp inanmaman umurumda bile değil, çünkü ben inandırmaya değil bilgilendirmeye çalışıyorum. inandırmakla uğraşsam kitap indiririm hadi eyv.

@zaza, alzheimer ile ne alakası var olayın?

@zaza, o kadar aptal bir savunma mekanizmanız var ki, iyi ki türkiyede yaşıyorsunuz amk. çünkü burası dışında dünyanın hiçbir ülkesinde bu kadar ucuz demogooji ile pedofiliye tedavi yaratılamazdı.

pedofilinin tedavisi yoktur, pedofili denen sapkınlık 10 yaşında 4 yaşında çocuklarınızın sokakta güvende yaşamasını engellemektedir çünkü sokakta dolaşan pedofiliyi durduracak hiçbir şey yoktur. pedofiliye karşı bilinçlenip pedofili suçlularının fişlenmesini, yerlerinin kesin ve net sınırlarla çizilmesini ve çocuklarınızı bu sapkınların bölgelerinden uzak tutmanız gerekmektedir.

bu aptal argümanlarınızla da bi sikim sonuca asıl siz varamazsınız.
pedofili gibi, sadece hastalığa sahip olan değil bir pedofilinin bulunduğu her çevreye etki eden sapkınlık ile alzheimer gibi yalnızca kişiye ve o kişiye bakan insanlara etkisi olan bir hastalığı bir tutacak kadar ucuzlaşmanın lüzumu yok.

pedofilin tedavisi yok. pedofiliye karşı bilinçlenmeli ve en azından pedofiliye karşı çocuklarmızı koruyacak hiçbir yasanın olmadığı ülkemizde bu bilinçle adam gibi yasalar çıkarılmasına sebep olmalısınız. ama siz tutmuş burada ucuz demogoji kasıyorsunuz komik

Söylediklerini verilerle desteklemelisin diyorum sadece...
Ne yapalım öldürelim o zaman bunları? Sonuç alınamadı demek ile tedavi edilemeyeceği anlamına gelmiyor

bir ara trkiye'de kimyasal hadım tartışılmıştı pedofili suçluları için. şu haberi buldum: www.sabah.com.tr

daha önce, 2009'da da tartışıldı ve hümanistler karşı çıktı. güncel hukuk dergisinin 2009 sayılarından birinde makale vardı bu konuda. hukuk çerçevesinde tartışılıyordu bu sorunun çözümü.

belirtildiği gibi, bir kere bu suçu işleyenler tekrar işlediklerinde "hadım" iyi bir çözüm gibi görünse de bir kişinin vücudunda, üreme sisteminde onun rızası dışında geri dönüşü olmayan bir müdahalede bulunmak da etik olarak doğru değil denildi.

ben şahsen, pedofililere verilecek her türlü insanlık dışı cezayı destekliyorum. bu beni kötü biri yapıyorsa da umrumda değil. çocuklar zarar göreceğine o sapıklar zarar görsün.

@saksı, tedavisinin olmaması tedavi edilemeyecekleri anlamına geliyor.

öldürmek de bir seçenek ya da her birinin fişlenerek belirli bölgelerin dışına çıkmamalarını sağlayacak bir yasal düzenleme de getirilebilir.

burada pedofilileri alzheimerlılarla bir tutan insanların çocuklarının okul çıkışlarına pedofili birinin dadanmamasını dilerim.

tedavisi yok. daha nasıl anlatalım? sizin sefil hümanist kafalarınız yüzünden "tedavisi olmayacağı anlamına gelmez, salın topluma büütn çocuklara tecavüz etsinler" gibi bir sonuca varmayacağız. hiçbir gelişmiş ülke de varmıyor zaten.

pedofiliyi toplumda serbest bırakmak, aslanın önüne ceylan koymaktan farksızdır.
aslanın ceylanı yeme "hastalığının" tedavisi aslanın karnını doyurmak değildir, ne yapar eder yine o ceylana saldırır. bu lafı unutmayın.

Pedofili hastalık değil, sapıklık ise sapıklık nedir? (ciddi soru)

bu arada aslan örneği de rastgele verilmiş bir örnek değil.

aslanın ceylana saldırma sebebiyle, pedofilinin çocuğa saldırma sebebi birebir aynı içgüdüye dayanıyor. aslanı onlarca yıl terbiye edip onun öldürme hissini baskılayabilirsiniz ancak hepinizin de bildiği üzere, o his öyle ya da böyle tekrar ortaya çıkar ve o ceylanı paramparça eder.

nasıl ki aslanın öldürme hissinin tedavisi olmamasının "tedavi edilemeyecek" anlamına gelmemesi bir önem arz etmiyorsa, pedofilinin ne "tedavi edilemeyecek anlamına gelmiyor" olması da bir önem arz etmiyor.

@secilmis uye, aslında "sapkınlık" daha doğru kelime ama başlığı düzeltmiyorum.

Bu kadar kesin ve net hükümleri büyük bir kesime lanse edebilmek için elinde verilerin olması gerek. Havadan atıp tutmakla ancak bir linç ortamı yaratirsin ki bu da insanlığa sığmaz.

Tedavisi yok diyorsun, yazdıklarını oku.

Tedavisi yok demek ile sonuca ulaşılamadi arasındaki farkı anlamıyorsan, bu işleri bırak başka şeylerle ilgilen

@saksı,

tedavisi yok ile sonuca ulaşılamadı arasındaki fark şuanki koşullarda birebir aynı. pedofilinin tedavisi yok ve pedofili savunmasız çocukları hedef alan bir sapkınlık olduğu için toplumdan yalıtılmak zorundalar.

bu kadar. bitti gitti.

@zaza "libidolarını düşerecek" kısmına kadar okudum.

pedofili hakkında hiçbir bok bilmediğin buradan belli. kimyasal hadım sonucu bile pedofili eğilimler devam ediyor üzgünüm.

@kamera motor

Sapkınlık ve hastalığın arasındaki farkı ortaya koyabilir misiniz?

Cinayet, kıskançlık, pedofili, hırsızlık vb eğilimlerden hangileri sapkınlık, hangileri hastalık? Çünkü bildiğiniz gibi bazılarının tedavileri var.

Pedofili için zaten elden gelen yapılmıyor mu? Yüksek cezalar, toplum tarafından verilen cezalar, karşı çalışan sivil toplum kuruluşları vb vb.

Ne gibi bir çözüm öneriniz var?

atom bombasının tedavisi bulunana kadar atom bombası atmamalıyız,
pedofilinin tedavisi bulunana kadar pedofilileri toplumda tutmamalıyız.

daha da bir şey yazmayacam zaten.

aslan örneği ile pedofilinin alakası yok.

aslan ceylana saldırıyor çünkü hayatta kalmak için yemesi lazım. avlanarak ulaşıyor yiyeceğe de.

sağlıklı, normal bir insan her şeyden önce kendinden zayıf olana zarar vermemesi gerektiğini bilir ve buna göre davranır. cinsel açlığını ufak çocuklarla değil, kendi yaşıtı olan yetişkinlerle karşılıklı istek olduğu sürece giderir.

pedofili, tecavüz bilmemne bunlar sağ kalma içgüdüsüyle, aslanın ceylanı avlamasıyla ilgisiz şeyler.

İşte söylediklerimi savunma algılayan dar açıdan bakan senin gibilerin böyle hassas konularda toplumu yönlendirmeye çalışmaları oldukça tehlikeli.

@kamera motor Sorduğum soruların bir tanesine bile cevap vermedikten sonra bence de yazmayın :) Daha da kötüsü konunuza hakim değilsiniz :) Pedofililerin toplumda tutulduğunu mu sanıyorsunuz ben anlayamadım ki? :) Bir suç işlendiğinde en ağır cezayı alıyorlar benim bildiğim kadarıyla. Ha daha bilinçli ve aktif olmak istiyorsanız bir dernek veya stk kurabilirsiniz.

Pedofililerin önceden tespit edilip toplumdan uzaklaştırılmasını mı istiyorsunuz onu da anlayamadım. Milyonlarca insanı nasıl check edeceğiz? ki somut bir şey değil bu, nasıl bulacağız?

Ne hastalıkla sapkınlık farkını, ne pedofilinin benzeri eğilimlerden farkını, ne de çözüm önerisi sunabildiniz. Pedofilileri toplumdan uzaklaştıralım demek bir çözüm önerisi değil.

söylenen cümleler ve ucuz savunma mekanizması çok komik.
"pedofililer tedavi edilemiyor ama gelecekte tedavi edilebilir", mevcut pedofililerin toplumdan uzak tutulması gerektiğini, pedofilinin tedavi edilemiyor olduğuna dair halkın bilinçlendirilmesi gerektiğini (yarın bir gün, bir pedofili suçlusunu 'nasılsa cezasını çekmiş' diyerek çocuğuna yanaştırmaması açısından) değiştirmiyor.

pedofilinin tedavi edilecek olması umurumda da değil, çünkü şuan pedofili tedavi edilemediği için benim çocuklarımı korumak için bu veriye sahip olmam yeterli.

pedofiliyi çok masum bir şeymiş gibi göstermek için çoook ekstra çaba harcıyorsunuz.
parkinson gibi, alzheimer gibi "ah canım yhaa" denecek hastalıkları özellikle cümlelerinizde kullanıyorsunuz ki, burda herkes pedofililere acıyıp toplumdan yalıtmak yerine "3 aylık bi psikiyatr tedavisi sonrası topluma salınsın" hümanistliğini yapalım.

ne amaçlıyorsunuz bilmiyorum.
ama klasik ucuz muhalefetten fazlasını amaçlamadığınızı düşünüyorum.

muhtemelen buraya çıkıp "pedofili muhakkak tedavi edilebilir bir hastalıktır, lütfen onlardan korkmayın. alzheimer ve parkinsonlulardan korkumuyorsanız onlardan da korkmayın tedavi edilmelerini sağlayın" deseydim, "olur mu öyle şey" diye muhalefet edecektiniz.

yazdığınız cümlelerden o kadar bariz ki bu :)

Sen bu kafayı iki gün bi kullanma, saf suda dinlendir, tazelensin, bi açılsın şöyle. Söylediklerim kavrama merkezinden hep teğet geçiyor, boşa sıkıyoruz amk.

Bir hastalığın tedavi edilememesi neden sapıklık oluyor anlamadım. Ben bu konu hakkında çok şey söyleyebilirim ama konuyu kendi dünya görüşüne göre "Sapıklık" olarak nitelendiren insanların er veya geç "Ya senin çocuğuna aynısını yapsalar ne yapardın" sığlığına getireceği için bir şey diyemiyorum. Hayır şizofreninin de bir tedavisi yok, o hastalığın sonuçlarına göre eylemlerde bulunan insanlar var onları da sapık olarak nitelendirip Madagaskar'a sürelim. Ne bileyim, obsesif kompulsif kişilik bozukluğu olanları da gaz odalarına kapatalım amına koyım. Aynı şey. Ya arkadaş bu kör cahillikle nasıl bunca sene hayatta kalabiliyorsunuz anlamıyorum ben. Evet pedofili tehlikelidir ama sizin çocuklarınız için daha tehlikeli olanı sizin gibi sığ bir dünya görüşüne sahip insanın genlerini taşımasıdır bana kalırsa.

@secilmis uye,

sapkınlık genetik bir farklılıktır, durumsaldır. hepsinden öte bir güdüdür. aradaki fark da budur zaten.

Peki daha net olmak açısından. Pedofilinin rahatsız edici bir davranış olduğu açık. Bir şekilde kontrol altına alınmalı. Toplumdan uzaklaştırılmalı dediniz. Ama nasıl?

Suç işlemiş olanlar en ağır cezayı alıyorlar. Yani onlar derhal toplumdan uzaklaştırılmış oluyorlar.

Bilimsel eleştiri toplumsal kimlerden, dogmatik ogretilerden, duygulardan, inançlardan uzak olmalı.
Havadan konuşmayla bir yere varamayiz

@secilmis uye, en ağır cezayı alsalar dahi 20 küsur yıl sonra (en geç) tahliye oluyorlar. ki geneli o kadar bile ceza almıyor ve tahliye olur olmaz bir kişinin daha hayatını mahvediyorlar.

yapılması gereken şey: ya hapisten çıkarılmayacak bir düzenleme ya da o evde bir pedofili oturduğunu belirli edecek uyarılar ve bu insanları okul çevrelerinden vs. uzak tutacak manyetik bilezik vb. uygulamalar.

basit bir hastalık değil bu. katıksız bir sapkınlık ve sadece kednni değil, saldırdığı çocuğu, o çocuğun ailesini, o çocuğun geleceğini ve o çocuğun doğuracağı çocukları da etkileyen bir sapkınlık. yalıtacaksın yani.

Kamera motor bu adamla aynı ortamda yaşar misin sen? İş yerinde çalıştırır misin? İşareti görünce neler yaparsın mesela? Öldürmek mantıklı değil mi?

Pedofili bir hastalık mı yoksa genetik olarak varolan bir sapıklık mı bilmiyorum. Fakat eylemin kendisinin ileri düzeyde sapıkça bir şey olduğu kesin. Hiç bir istisnası olamaz.

Bazı kaynaklar kişinin pedofil olmasının nedeninin, çocukken yaşadığı bir tacizden veya benzeri travmadan kaynaklanabileceğini söylüyor. Ama bununla ilgili yeterince kaynak araştırması yapmadığım için dediğim gibi net bir şey söyleyemem. Her ikisi de olabilir.

Bununla birlikte pedofili ve bu kapsamda işlenen suçlar bizim 3. sayfa haberlerinde gördüğümüzden çok daha derin ve karmaşık bir olay.

Dünyada "pedophile network" (git: www.google.com.tr ), veya "pedophile ring"(git: www.google.com.tr ) şeklinde geçen, üst düzey politikacıların ve ünlülerin de dahil olduğu mide bulandırıcı organize oluşumlar var. Hatta Unicef, BM gibi kuruluşların da parmağının olduğu söyleniyor bu network'lerde bazı kaynaklar tarafından.

Bu pedofil network'lerin içinde çocuk pornosu, cinayetler, snuff'lar var. Internetten araştırmasını yapabilirsiniz. Fakat üst düzey politikacılar, ünlüler dahil olduğundan bu pis organizasyonlara, polis ve adli makamlar tarafından da korunuyor ve gizleniyor herşey. O yüzden bir nevi komplo teorisi olarak gözüküyor bir kaç resmi soruşturma yapılan vakanın haricindekiler.

Resmi olarak soruşturulan iki örnek var benim bildiğim. Bir tanesi İngiltere'de skandala neden olan Jimmy Savile olayı (git: scgnews.com ). Diğeri de Belçika'daki Marc Dutroux (git: en.wikipedia.org ) olayı. İkisi de network'ün görünen halkaları. Eğer araştırıp da araştırmanızı derinleştirirseniz çok çok daha mide bulandırıcı iddialara/gerçeklere ulaşabilirsiniz. Bence hiç birisi komplo teorisi değil. Çünkü dünya gerçekten düşündüğümüzden çok daha kötü bir yer ve aklımızın almadığı iğrenç şeyler oluyor. Bu da onlardan birisi işte.

O yüzden pedofiliyi hafife almayın. Herhangi bir suç olarak düşünmeyin. Düşündüğümüzden çok daha yaygın ve hatta dünya genelinde organize bir şey.

Açıkcası ben ölmelerinde de bi sorun göremiyorum ama yaşayacaksalar da bi tedavi bulunana kadar tek odalı bir koğuşta oksijen tüketmeye devam etsinler mümkünse.

Bazı insanlar pedofili güdüsü duyabilir ve bundan kendi de rahatsız olup kendini dizginlemeye çalışabilir, eyleme hayatta dökmez. Şimdi sen böyle bi adamı tespit edip de hapise tıkarsan o haksızlık olur. Bu tip bi adamın sürekli rehab halinde olması mantıklı. Ama bir veya birden çok kere eyleme döküp, cocuklara zarar verdiyse kimse kimseden hümanist bi tavır beklemesin.

inanmakta haklısın.
sevgili olamayacağımı düşündüğüm aynı zamanda iyi vakit geçirdiğim/anlaştığım arkadaşlarımı bu kategoriye sokuyorum.aleni şekilde sevdiğini vs söylemediği müddetçe o kendi bakış açısıyla ben kendi tavrımla devam ediyoruz. gerçi söylese bile durumu anlatıp yoluma devam ediyorum. küs kalmak şart değil, birinin düğününe gittim geçen yaz.

www.youtube.com

E yani. Friendzone bence de reddedilenler kulübü gibi bişey. Ha evvelden kankasindir, sonra yokluktan filan yazdiginda şansin 0'dir, bunu friendzone diye yorumlayabilirsin. Ama bi de kanka ayagi diye bişey de var. Kiz seni begense kanka, friendzone filan bakmaz kacirmaz zaten seni.

Hiç yaşamadım.
Friend olmak istediklerimle başka şeyler oldu hatta :/

Friendzone, kızların tipini beğenmediği erkekleri kendinden uzaklaştırma yoludur. Tamamen erkeğe bağlı olan bir şeydir. Yakışıklı bir erkeğin friendzone'a düşme ihtimali yoktur.

ya da şu olabilir; mesela kızla erkek arkadaş olarak partiye giderler. erkek abuk subuk dans hareketleri yapıp kızı güldürür. kız erkeğin yanında mutludur onunla zaman geçirmek ister ama partide köşede duran asık suratlı berkecan'la beraber olur. Yani kızların aradığı sevgili ve arkadaş karakterleri farklıdır.

tamamiyle tiple alakalı. kızların, tipini beğenmedikleri erkekleri attığı grup gibi bir şey işte. yani sıradan bir erkek hoşlandığı kıza istediği kadar komiklik şakalar yapsın, eğlendirsin gezdirsin, işin sonunda friendzone'a düşecek, ve oyunun kazananı yakışıklı olan ve hiç bir şey yapmasa da kızı kapan taylan, Berkecan, boğaçsu olacak. hayat o tiplere güzel.

ben hep oradayım, biraz benden ötürü

Friendzone konsepti ile anlatılmaya çalışılan zaten "benimle neden sevgili olmuyor?" değil "benimle sevgili olmadığında neden benimle arkadaş kalmak istiyor?" dur.

Dolayısıyla sen friendzone konseptini yanlış anlamışsın. Buradaki arkadaşlar da aynı minvalde cevap vermiş.

Erkekler arkadaş görülmekten rahatsız olurlar, sevgili olarak değerlendirsin ve olursa olsun, olmuyorsa da olmasın ister.

Biraz garip bir durum. Friendzone tanımlamamalarına bakılırsa erkek-kız gerçekten arkadaş olamaz gibi bir durum ortaya çıkıyor. Yakışıklı olan friendzone'a düşmez denmiş. Bu insanlar gerçek birer friend olamaz mı anlamayamım :)

Bu yüzden friendzone'u şöyle tanımlamak gerekir; tavlamaya çalıştığın kızın/erkeğin, senin bu tavrının farkında olması ve seni friendzone'a atması. Yani araya mesafe koyması, durdurması için sana "sen benim arkadaşımsın" mesajları vererek o bölgeye atması. Yani normal arkadaşlıkla alakası yok.

Bütün yazanlar erkek olduğu için ve tüm kızlara potansiyel olarak baktıkları için böyle tanımlar ortaya çıkmış :D

ben anlamıyorum friendzone ne demek. sanırım senin dediğin gibi uydurulmuş birşey.

"Friendzone, kızların tipini beğenmediği erkekleri kendinden uzaklaştırma yoludur."

hayır arkadaşlar böyle bir şey yok. hiçbir kız arkadaş olduğu bi erkeğe ilişki, seks vs. borçlu değildir. karşısındakinin beklentisi baştan beri farklıysa, reddedildiğinde baştan beri sadece arkadaş oldukları gerçeğine toslar ve suçu karşı tarafa atmak için friendzone diye bir şey uydurur. ve hayır, tiple uzaktan yakından alakası yok. gayet eli yüzü düzgün bi çocuk bi arkadaşımı saplantı haline getirmişti. üni boyunca peşinden koştu çocuğun fiziksel ya da mental olarak hiçbir iticiliği yoktu ama kız is-te-mi-yor-du bu kadar basit. erkeklerin "istenmedikleri gerçeğini" anlayamaması, kavrayamaması bunlar hep.

Bazen biraz şudur :)

www.resimcanavari.net

hoegaarden ve weihenstephan türk tuborg'un ithal ettiği buğday biraları. istanbul'daki noktaları tam bilmiyorum ama irish pub'larda var, super premium segmentte olduklarından tuborg noktalarından biraz daha şık olanlarında olabilir tahminimce.
migros, metro ve macrocenter'da var.

bir de efes pilsen'in gusta'sı var. o da efes noktası şık yerlerde var diye hatırlıyorum.

Hoegaarden marketlerde bulunuyor. (Migors, Carrefour)

weihenstephan'ı bilmiyordum. en son budapeştede ondan önce de berlin ve parisde şahane şeyler içmiştim de isimlerini not edeymişim bi de...

gusta galiba yok artık, bir yıldan fazladır bulamıyorum.
hoegaarden'de bizim burdakilerde yok nedense (migros bjk akaretler ve ıhlamur)

METRO grossmarket
Makro center

Kadıköy'de Ayı'ya git. Her çeşit bira mevcut

teşekkürler. ayı ve zeplini biliyorum. alternatifleri arttırmak ve eve de almak için sordum.

Kadikoy/Moda'da Rind Pipo hem pipo dukkani hem de icki satiyor. Icki (bira dahil) secenekleri cok iyi. Mutlaka oraya git. Onun 300m uzaginda Milka adinda bir sarkuteri var, o da cok cesitli bira satiyor.

Ayni semtte uste bahsedilen Ayi Pub'da Weihenstephan'in bugday birasi fici olarak var.

Bu arada ben gittigim marketlerde yeni/ilginc bira gorursem fotografini cekip Twitter'a koyuyorum, market adi/yeri ve fiyat bilgisiyle. Istersen @ickikulturu hesabimi takip edebilirsin.

Bunu okulunuzun yönetmeliğini okuyarak öğrenebilirsiniz.

hocaların sisteme girdiği ders sayısına bakar bi hafta 3 saat işlenmiştir gelmemişsindir 3 saat yok yazılır ertesi hafta 1 saat işler gelirsin 1 saat var gözükürsün en son dönem sonunda kaç saat ders yapılmışsa bu miktarın %30'ndan daha fazla devamsızlık yapmamış olman gerekir.

ama çoğu hoca bunu sonradan girer kafasına göre

Devamsızlığı pek takma. Hele vakıfta okuyorsan hiç takma. Ben hiç kalan görmedim devamsızlıktan. Sınırı geçtiysen git çalışıyorum bir firmada de. Siliyorlar :)

Genel olarak toplam girilmesi gereken ders saatinin %30'undan daha fazla girmediysen kalıyorsun.

Çok takıntılı bi hocaysa seni finale sokmama hakkı var, arkadaşların dediği gibi yönetmeliği iyi incele. Dolaylı yoldan kalabilirsin yani.

sen olaya devamsızlık "hakkım" filan gibi bakma. hocadan hocaya değişir bunlar. aman dikkat.

sarıyer börekcisi

Karakoy gulluoglununki de guzeldir

Saray Muhallebicisi'nin su böreğini denemeni öneririm.

Bilice Borekcisi

dilim börek- buranın su böreği iyi. zeytinburnu demirciler sanayi sitesinin oradaki yerinden almıştım.

dilim börek +1
E-5 ten görünen merter şubesinden bir bayram bir tepsi almıştık evde uğraşılmasın diye. Benim hoşuma gitmişti.

asu börek, göztepe

aynı ben. hiç bilmiyorum. sanırım bununla ilgili broşür dağıtmışlar, toplantı falan yapmışlar. biz kaçırmışız.

flört eden arkadaş modunda sürekli görüşmeye çalış. beraber olduktan sonra da kahvaltı falan hazırlarsan tek gecelikten çıkarma şansın olur herhalde ya.

söylemeden nasıl sevgili olacaksın? niye ergen işi olsun?
film mi bu pat diye öpüşeceksiniz :) çok nadir olur böyle şeyler.

başlık neden milliyet belirtiyor? içerikle alakasız olmuş.

cevaben; sevdiğin insanla daha çok vakit geçirmek, sürekli yanında olmak, konuşmak ya da onu dinlemek istersin.
çok sevdiğin için halin tavrın değişir. ve bir süre sonra bu ilgiyi, farklılığı karşı taraf da anlar/sezer.
uygun ortam doğunca da taraflar birbirine sevdiğini söyler. uygun ortam doğmuyorsa karşı taraf senle ilgilenmiyor/sevgili olarak görmüyor demektir. senin için vazgeçilmez biriyse her şeyi göze alıp yine de söylersin.

Ilk ince friendzone'a kaymadan arkadas ol, sonra kizin kisiligine ve beklentilerine gore bunlari soyleyerek ya da soylemeden sevgili olabilirsin. Ama cogu kiz bunlarin soylenmesini bekler ben sana soyleyeyim. Soylemeyeceksen de ona kucuk obucukler ver.

klasik olacak ama 4s kuralı geçerli. Kızı fiziken s.kmek anlamında değil. Kızı takmıcaksın sevgili olacaksan. Bir gün iyi davranıp bir gün takmayacaksın. ben bunu gördüm. Bir kızın peşinden koşarsan otomatikman cebinde sanıyor o zaman da seni takmıyor. Bir kızla iletişim kuracaksın ama ayarında olacak...

Yorumları okumadan cevap veriyorum. Bu beceriksizliğin nedeni nedir, belli değil. Sonuç olarak öyle ya da böyle seninle yatan, bedenini paylaşan ve bedenini paylaştığın biri olmuş. Yani bakılmayan, bakılmayacak biri değil gibisin. Ki tek gecelik ilişkiler de bir nebze zordur. İşi o kısma kadar getirmek, ilerletebilmek, niyetleri belli edebilmek falan. Bir şekilde tanışacaksınız ve kendiliğinden ilerleyecek. Olay bu.

Bir kadın olarak yardım edeyim, aslında geldiğin kısımdan sonrası çok da zor değil ame sen bunu istiyor musun, önemli olan o. Örneğin, tek gecelik bir ilişki yaşadın; sabah yanında kalktığında istiyor musun o kadını? Yoksa eve koştura koştura gidiyor musun? İkincisiyse yatıp kalkmaya devam, yapacak bir şey yok. İçin istemiyor, içine zorla istetecek değilsin ya.

İlkiyse, ertesi gün kadını aranıyor ve "Tekrar görüşelim mi", "Birlikte bir şeyler yapalım mı" deniyor, birlikte ya tekrar sevişiliyor ya da eğlenilebilecek, bol konuşma içeren başka şeyler yapılıyor. Sonrasında zaman içinde zaten iki taraf da neyin ne olduğunu anlıyor; başka bir şey bile söylemeye gerek kalmıyor. Söylemek istediğin zaman zaten için içine sığmıyor, içinden bir şeyler taşıyor, kimyan kayıyor ve ergen olduğu aklına bile gelmiyor.

olmuşu var. çok da güzel olur.

eeh, olur tabi.

belli şartlar altında evet:

1) belli çekimsel / fiziksel şartlar altında (atıyorum bu sigarada olabilir yada erkeğin hatunu çekici bulmamasıda olabilir)

2) belli medeni durum şartlarında (evlilik vb. her zaman değil ama bazen özellikle ofiste işte şartlar buna zorlar. netekim buna toplumsal baskıyıda ekleyelim)

3) belli maddi / eğitimsel şartlarda

4) belli dini şartlarda (mezhepsel)

not: yukardakilerin olması doğrudur yada yanlıştır demiyor sadece durum tespiti yapıyorum.

diger soru:
cekici bulmadiginiz kizlarla arkadas bile olmuyo musunuz? Ben olmuyorum diyen varmi?

ikisinden en az biri çekiciyse zor :/
ama iyi ki de zor :)

ikinci soruna cevaben: arkadaş oluyorum. özellikle belli bir kariyer üstü / eğitim üstü olanlarla hem konuşacak çok şeyin oluyor, hemde karşılıklı işin düşebiliyor. hatta en gerçek dostluk o oluyor. nazarımda; erkek arkadaşlarımın bile üzerinde diyebilirim öle arkadaşlarım.

o-la-maz. doğanın kanunlarına aykırı.

olur arada bir çakışırlar sonra olay duygusala bağlamadana araya mesafe konur. böyle devam eder.

diğer duyurularına bakınca, olmaz.

İstisnaları göz önüne alarak söylüyorum, olmaz.

gayet de oluyor. şu an hayatımdaki en yakın arkadaşım erkek ve 15 senedir falan arkadaşız.

arkadas olmak eger süreklı vakıt gecırıp bellı bır cızgı cızmeksızın her konuda onusmak samımı olmaksa hayır ben denk gelemedım.

ha gencım arkadaslarım da genclerdı ılerıde belkı olur ama ben denk gelmedım. cok yaklasırsan bır defa olsun bır dusunmus oluyor sadece cekıcı bulamk degıl olay duygusal bır bosluga dustuklerınde sarabılıyorlar. ıtmek de acımasızca ama cözüm.

mümkün elbette bellı sartlar altında da ben denk gelemedım en yakın arkadasım sınıfına koyabıldıgım ama sonra ıslerın b.ka sarmadıgı bır arkadasa.

İki taraftan biri aşırı çirkinse, veya karşı cinse seksüel açıdan çekici gelmiyorsa olabilirler ancak.

Hayvan değilim ama siz de hepimizin aslında hormonları tarafından yönetilen basit canlılar olduğumuzu anlayın artık. Yeterince zaman geçirildikten sonra bir taraf illa ki oraya yönelir.

On numara oluyor valla. Bir farkı yok aynı cins olmasıyla, arkadaş olarak baktığınız sürece.

taraflardan herhangi biri diğerine karşı cinsel ilgi duymadıkça olur. işin içine cinsellik girince arkadaşlık kapıdan çıkar gider.

olur oluyorda

olur, oldum.

eğer kız çekici değilse gayet rahat olur.

Sahibi rte ile urla villalarını yaptıran latif topbaş

MUSTAFA LATİF TOPBAŞ
AHMET AFİF TOPBAŞ

Yüzde bilmem kaçı Amerikan sermaye şeysi oldu diye biliyorum. Ondan sonra bazı markalar değişti zaten.

Yahu atmayın

kap.gov.tr

benim anlamadigim. adam direkt yonetim kurulunun linkini vermis kesin bilgi yayilabilir bile.... ama tik alamamis. uzuldum su an

yadigar'ı pek takmamışsın ama adam direkt hissedarları atmış.

www.bim.com.tr Bir gir de bak.

Tiklendi...

götüne tekmeyi basıyoruz. gayet güzel oluyor.

Ben de senin gibi dakik ve sözünde duran bir insanım, beni de gıcık eder böyle şeyler. Ama insanlık halidir acil bir işi çıkar falan tamam normaldir. Ama her seferinde sudan sebeplerle iptal edip, onun kafasına göre buluşulacaksa kusura bakmasın defolsun gitsin. Hafif laf sokarak "bu sefer de iptal etmezsin değil mi?" tarzı bir cümleyle olayın farkına varmasını sağlarsın. Tabi eğer değer verdiğin ve görüşmek istediğin biriyse. Aksi halde salla gitsin, sen sudan bahanelerle ek gitsin.

tatlım şekerim canım türünde konuşuyorsa zaten samimiyetsizdir. siz ise nasılsa gelir durumundasınız.

o yüzden bir daha çok görüşmek isterse çıksın gelsin yanınıza. sizinle oynamasın.

fukka +11

Ahaha yukarıdaki mesajı okuyunca, hakikaten ben de aynı şeyi düşünmüştüm biraz önce. Erkek erkeğe iletişimin kolaylıkları bazen işe yarıyor. Böyle yapan bir erkek arkadaşıma ben de söverim kolayca. Normalde küfür etmeyen birisi olarak. O da anlar yaptığı hatayı. Bayan-bayan veya erkek-bayan iletişiminin zorlukları bunlar galiba.

@want2die--- valla ben de yavaştan koyajam haa noktasına doğru geliyorum aslında..

kötü de olmak istemiyorum.. bi bahane uydurup görüşme talebini çevirmek en güzeli heralde dimi? onun yöntemiyle devam edeyim ben de:)

Her seferinde beni 4 saat agac eden bi arkadasim vardi. Severdim kendisini iyi bi insandi ama bi daha arayip görüşme talebinde hic bulunmadim. Cagirdiklarinda da gitmedim. Illaki bi problem bişey olur ama oyle olsa sana aciklar zaten. Sebepsiz yere surekli yapilan saygisizliktir

yahu onca yıl görüşmemişsiniz. nasıl muhabbete kaldığınız yerden devam ediyorsunuz anlamıyorum.

bu tarz sözünde durmayan, yalancı, tutarsız bir arkadaşım vardı. bir gün feysini telefonunu falan sildim. bir kaç aramasını açmadım. 2 yıl oldu bida görmedim. gerek yok. zaten mutsuz insanlarız.

@secilmis uye--- ya aslında ben de tereddütteydim.. dediğim gibi hatun hiç bişey olmamış gibi davrandı canımlı cicimli konuşuyor.. sürdürmedim ben de dargınlığı.. ben belli etmemeye çalışıyorum yani ama bi durgunluk var tabi bende ona karşı..

kız "çok özledim canım görüşelim yarın" diyor.. sonra "kuzen geldi, annem çağırdı, süt taştı ocak battı" vb saçma bahanelerle sürekli erteliyor..

siz de görüşme diyorsunuz demek ki ben boşuna kıllanmamışım mevzudan..

depresyondadır belki hatun? bunu buradan bilemiyoruz ne yazık ki. değilse sallamamak en güzeli.

devilred---- valla kızın durumu benden iyi.. baya anlaştığı bi sevgilisi var , işi var.. maşalahı var yani:)

kötü niyetli demek istemiyorum ama var bi tuhaflık..

görüşmeme kararını alan sen misin? yani bir şekilde ona darılan sensin değil mi? 2-3 yıl sonra da görüşmek isteyen kendisi. plan yapıp, sudan bahanelerle seni eken biri. hmm, bu durumda? bu kişi sence ne yapıyordur?

oinone pe---- aslında o da aklıma geliyor.. kasten yapıyordur diyorum.. ama hatun nerdeyse hergün mesaj atıyor dertleşiyor falan.. madem intikam alacak ne diye böyle yakından ilgileniyor diyorum kendi kendime..

deli mi ne korkmaya başladım bak şimdi:)

bence normal bir davranış değil. teklif ondan geliyor ve iptal ediyor. bir değil, iki değil. sorgula bunu, sudan bahanelerle senin zamanını almaya hakkı yok. saygısızlık yaptığı, ötesini sen değerlendir.

oinone pe--- öyle yapılan saygısızlık.. ona göre işlerimi ayarlıyorum ve boşa düşüyorum.. yüzleşmem böyle bi şey için.. ama artık mesafemi koyarım..

Bence senden daha cazip bir teklif gelince seni ekiyor sadece evde oturacağı kesinleşince seninle görüşüyor.

ekaterina--- bence de öyle.. kendince boşluk dolduruyor..

Okul sırasında kayıt olurken belge isteyecekler. Madem tecilli gidip o belgeden alacaksın. Askerlikle ilişiği yoktur yazan bir belge veriyorlar.

Edit: Tecil etirmek için istememişsin zaten. Senin de dediğin gibi eğer bir kere okuduysan bir daha aynı statüde okuyarak tecil edemezsin.

2. üniversiteden kastın açık öğretimse tecil ederler, yok değil bambaşka bir fakülte/bölüm ise askerliğin tecil olmaz.

Askeriye ikinci lisans egitimini tecil sebebi saymaz.
Üniversiteye kayit yaptirmak icin ilgili askeri subeden
tecil belgeni alip universiteye vermelisin.
Kayit yapmama haklari yok.
Tecilin dolunca universiteyi dondurup askere gidersin.

bakaya olsan bile üniversiteye kayıt yaptırır hatta okursun. sadece yüksek lisans kayıtlarında sıkıntı çıkar ama lisanslarda sıkıntı çıkmaz. aslıdna yüksek lisanslar da tecil yaptıramyacaksa tecili olmayanları dahi almalılar programa.
eskisi gibi alıp götürme olmadığı için pratikte artık isteyen istediği zaman gidiyor askere zaten.

En son 2009da girdiysen sistemdeki fotoğrafın kabul edilmez. Başvuru merkezlerine (uygun liselere bakmak lazım) gidip yenisini çektirmen lazım. Bir de üniversiten sistemde görünmeyebilir. Onu kanıtlayacak da bir belge götürmen lazım (Öğrenci belgesi, diploma vs.).

Parayı yatırıp sabah erkenden bir liseye gitmen gerek gibi görünüyor.

en son 2009'da girdiysen ais'ten olmaz zaten o iş.. güncel fotoğraf ister, onu da kendin yükleyemiyorsun zaten sisteme.. o yüzden parayı yatırdıktan sonra ösym bürosuna gitmen gerek.. başka türlü olmaz..

sanırım liselerden olmuyor başvuru olayı. bir ösym merkezine gitmen lazım. onlar öğrenim bilgilerini, adres bilgilerini ve fotoğrafını güncelliyor ve sana aday işletmleri sistemi şifresi veriyor. liseye gittim geri döndüm ben onlar ilgilenmiyormuş bu tip işlerle. ödemeyi de denildiği gibi ziraat bankasında saatlerce beklemek yerine odeme.osym.gov.tr den kredi kartı ve ziraat banka kartıyla yapabiliyorsun.

Temelde söyleyeyim. Ösym'den şifre alman gerekiyor internet üzerinden girebilmen için. Eğer şifren varsa yani sisteme girebiliyorsan bankaya parayı yatır. Sisteme gir. Zaten tek seçenek çıkıyor Ales olarak(onun parasını yatırdığın için)
sonra ileri dedikten sonra gerekli bilgileri doldur. Sonda onayla de.

Doğru 2009 fotoğrafını kabul etmezler. Çünkü geçerlilik tarihi yazıyor altında. 3 yıl olması lazım. Fotoğrafı yeniletmen gerekiyor bir ösym bürosundan.

garanti olayı. alette sorun çıkarsa servis rapor düzenleyecek. servisin kurulum yapmadığı üründe garanti olmuyor diye biliyorum.

servis kurmazsa garantisi geçersiz olur.

mağaza ile falan konuşsanız bir kolaylık yapabilirler servis çalışanları memur değil size göre gelebilirler diye tahmin ediyorum. hatta daha önce aynısı başımıza geldi ama servis bize uygun saatte geldi. bu mağazanın insiyatifine kalmış. servise git derse gelirler.

sen kurarken makinaya bir şey yaptın diyelim. Ne olacak?
onlar kuruyor ve biz kurulu, çalışır durumda teslim ettik diyorlar.
garanti işlemeye başlıyor.

servis gelir, cihazı çalışır halde uygun şartlarda kurup belge düzenler, imzalar atılır. daha sonra cihazda kendiliğinden bir sorun çıkarsa garanti ilgilenir. siz kurarsanız garanti dışı kalır. kapsama giren bir arızayla bile servis ücretli ilgilenir.

guncelleme var mi bilmiyorum ama eskiden bu konu soyle idi;

servis gelip acarsa garantisi kurulum tarihinde baslar. yok kendin kurarsan eger garantisi fatura tarihinde baslar.

tabi cihazin kutusundan cikar cikmaz fabrikasyon bir hatasi var ise daha degisim yapmazlar, servise tamire verirsin.

ben olsam caktirmadan acar calistirirdim, bi ipnelik olursa geri korsun kutuya :p

servis kurmazsa garanti kapsamından çıkar.

herkes demiş bi de ben diyeyim. Servis kurmayınca garantisini başlatmıyorlar.
Ama şöyle de bi çözüm vericem ek olarak. Servisle bi görüşün. Ben bunları kendim kursam sonra siz bi ara gelip kontrol edip garantisini başlatsanız nası olur diye sorun. Bazı servisler kabul ediyor. Düzgün kurulum yapıldıysa garantisini de başlatıyor. Adamların da işine geliyor. Bir sürü işçilikten kurtuluyorlar. Siz evde bunları çalıştırırsınız. Bayramdan sonra da gelir garantisini açarlar.

bu yazdıklarınız tv için de gecerli mi

Bu hafta dünya dolma haftası, o yüzden. #dolmaforever

ulusal dolma haftası (25-19 Eylül)

kuru patlıcan dolması hariç de!!!!

çarpılırsın!!!

evde 5 yaşında yiğenin varsa ve haftada 2-3 defa beber bolması diye geziniyorsa da sürekli karşılaşmaya mecbursun. kereta bi dolmayı severek yiyor. biz de katlanıyoz

duzgun dolma yememissin dimitri abi. duzgun dolma yapabilen bir kadin buldugumda nikahi basacagim mesela ben. komsu teyze yapiyor dunyanin en guzel dolmalarini ama o da cok yasli evli cocuklu. biraz daha genc olsa ona bilem yazardim.

Bir dolma yemegini kolay kolay yemem. Dolmadan baska hicbirsey olmayan biryerde mahsur kalsam, son ana kadar direnirim:)

abi allahaşkına Acun'a yasak falan işler mi? emin ol cezayı falan da ödememiştir-ki o ceza kanalın 1 dk'lık reklamı bile değildir muhtemelen.

bu ülkede kanun-yasa-ceza garibana işler.

o ses türkiye neden hala devam ediyor asıl? :D acunu komple banlasalar ya tv'lerden.

Alınan ceza 6112 sayili kanuna gore uyari ve para cezasi oluyor daha sonra program durdurmaya gidiyor. Bakalim ne olacak dava acip yurutmenin durdurulmasini isteyeckler malum acun da tayyip beyin arkadasi hukuk işlemez.

ben ülke ülke dolaşmak isterdim ama sürekli değil. yani sürekli değil derken, uzun aralıklarla. akademisyen olup 3-4 yılda bir şehir/ülke değiştirerek yaşamak istiyorum. ya da aslında akademisyenlik şart değil de, böyle 3-4 yılda bir yer değiştirip farklı ülkeler/kültürler görmek istiyorum.

daha az çalışıp daha çok gezeceğim bir tarz isterim ben. günde 2 saat falan çalışayım yeter, hiç çalışmamak da olmasın. Artık çalışmaya nasıl alıştıysam :) neyse ye iç gez toz bir yaşam tarzı

valla ben de duygularımla mantığım bi adamda buluşmuş olsun, onunla evlenmiş olayım isterim. öyle evlenip salmış tiplerden olmayayım. giyinip süslenip işime gideyim falan.. zeki çocuklarımız olsun, güzel de yetiştirelim onları. çok aşırı paramız olmasına gerek yok, sıkıntı çekmeden yaşayalım arada yeni yerler görmeye gidebilelim yeter. stressiz, huzurlu falan diye saymama zaten gerek yok. böyle..

şu ansa sevmediğim bi şehirde, fikirlerimin hiç uymadığı ebeveynlerimle yaşıyorum ve sevmediğim bi işte çalışıyorum. yalnızım da. ama olur bence ya, neden olmasın ki?

Şimdiki işimin patronları daha namuslu insanlar olsun, ben de seyahatlere çıkayım eğitim ve konferanslar için. Kadınları daha çok adam yerine koysunlar. Yoksa işimden memnunum sanırım. Özel hayatta da, beni dinlemekten, benimle sohbet etmek hoşlanan (benim de aynı şekilde) biri olsun isterdim. Evlilik çok uç geliyor yaşım ileri olmasına rağmen. Güzel soruymuş cevaplamak umut verdi kalbime, sağol meister

isteğim buradaki firmamızı almanyaya taşıyıp hayatıma tekrar oradan devam etmek. (20 sene önce türkiyeye dönmüş bir aileyiz)

olacak olan ise babamın kurmuş olduğu bu firmayı hiç bir yere kıpırdatamayarak istanbulda düzensizlik, kibirlilik, hoşgörüsüzlük içinde devam edeceğim.

artık umutlarım kalmadı ülke ülke dolaşmaya, ne biliyim çılgınlıklara falan. yaş ilerledikçe gerçek dünyaya dönüyor insan. çoğu da böyle oluyor zaten. büyük bir çoğunluk dünyayı dolaşamayacak, zengin de olamayacak, vedat milor veya ayhan sicimoğlu'nın gibi bir işe de sahip olamayacak! sistem böyle :)

neyse benim artık en büyük hayalim ne bileyim ev almak, motorsiklet almak. belki evlenmek. düzenli, sıradan, normal bir hayat yani. en büyük atraksiyon motorsiklet olur heralde :) haftada bir rakı içmeye çıksam yeter.

hatta listeleyelim en ekstrem şeyleri;
-haftada 1 rakı
-motorsiklet sahibi olmak. buna bağlı olarak belki bir çevre de olabilir.
-şehirdışında bir ev. prefabrik falan da olur. ya da arsa alıp kendim de yaptırabilirim. gördüm 50, 60 a yapıyorlar sahibi olduğun arsaya. 2 katlı falan. az buçuk bahçeli.

bunlar normal bir işin yanında istediklerim. normal bir işten kastım 8 saat çalışabileceğim bir memuriyet. :)

Buna çok yakın aslında. Değişecek olan şey bu gece olacağı gibi çok uyku borcuna girmemek, bir de şehir daha neşeli, daha sıcak ve metropol olmayan bir şehir olursa hiç fena olmaz. Gerisini ben hallederim.

daha açık görüşlü bir ülkede yaşamak isterdim, ne bileyim sevdiğim insanla evlenebileyim mesela. bir de çok büyük bir şehir olmasın, 1-2 milyon nüfuslu en fazla. onun dışında, doktora yapayım, sonra da alanımla ilgili, ar-ge'de işe gireyim (burada yine adam gibi ar-ge'si olan bir ülkede yaşama gerekliliği doğuyor)

bir de aslında burada yapabileceğim şeyler var, misal hep düzenli ve ciddi olarak koşmak istemişimdir. eğer becerebilirsem bir kere maraton koşmak isterim. daha aktif ve doğayla iç içe bir yaşam tarzı diyelim o zaman.

hayalim gibi yaşıyorum
sabah 7 öğlen 3 çalışıyorum
maaşım güzel
sevdiğim / beni seven bi eşim var
ev araba sağlık herşeyimiz var
maşallah nazar değmesin

yurt dışında (berlin, amsterdam, londra) yaşayıp orada bir cafe açmak isterdim. bana aylık kemiksiz 12.000 euro (londra ise pound) gelir getirsin yeter fazlasında gözüm yok.

öyle arabaya falan da meraklı değilimdir bisikletime biner evden işe işten eve gidip gelirdim.

eve geldikten sonra kırmızı buzdolabından biramı alıp yudumladığım bi hayal ile sınırlandırmışım hep kendimi.

haftasonu tatilli akiam erken çıkmalı bol maaşlı iş mutlu bir aile haftasonları aileyle sürekli gezi planlayabileceğim bir yer

@capitatum yorum/nick diyorum kapitalizmin bi üst evresisin :)) güzelmiş

her hafta manyak bir sey yapayim istiyorum ben. meselam:

-wingsuit le base jumping
-okyanusta sea kayak
-zipkinla avlanma
-kitesurfing
-heliskiing
-snowkiting
-deltakanatla akrobasi
-planorle akrobasi

boyle seyler. boyle seyleri yapan insanlarla arkadaslik edeyim, o camialara mensup olayim. zamanla bir tanesini digerlerinden daha cok severim duzenli yaparim diye dusunuyorum. arkadas cevrem de bunlari yapan insanlardan olusur, ayni kafada bi tane de sevgili yaparim daha ne. boyle seyler yapabildigim surece nerede yasadigimin onemi yok.

Ben bagisimi yaptim deyip gecistirin.

Sevdigim dostlarim cumaya cagirmiyor beni asdjahsda, onu bilemedim.

yemek duasi da edilir duadan bir sey olmaz, onu dinden allahtan bagimsiz olarak sahip olduklariniza sukretmek olarak dusunun.

senin yuzunden ortaklarının kurbanının da kabul olmaması gibi bi durum olmaz sonuçta. onlar da iyi niyetliler ve senin durumundan haberleri yok.

ama ben senin yerinde olsam anne ben parasını verdim kızılaya, bağış yaptım vs diye söylerdim.

açıkça söyleyebilirsiniz bence. anladığım kadarıyla ailenizden bağımsızsınız zaten.

dede yemekte dua ederken bi şey yok bence :) kendiniz onu dilek olarak algilayabilirsiniz zorla size yaptırmıyorlarsa tabi :)

kolay gelsin :)

bağış yaptım de hatta yap durumun varsa. ibadet olarak değil de iyilik gibi düşün?

Bir kere sen agnostik değilsin. Agnostik olsan ortakların kurbanının kabul olmaması demezsin, işin günahın değilim demezsin.

Onları kandırmış bir durumda olmaktan ötürü rahatsızlık duymak ayrı.

Ben ortak olmak istemiyorum deyip kendin kesebilirsin en ucuzundan. He diyorsan kesmek de istemiyorum. Bir bağış düzenleniyor vakfa bağışlayacağım ben dersin.

cevaplar için sağolun.

@elorelia, sanırım kurban kesenlerde ortaklarda aranan ilk şart müslüman olması. Eğer müslüman olmaz ise kesilen kurban kabul olmaz diye biliyorum. O yüzden öyle demiştim.

@secilmis uye, bi kısmı yanlış anlatmış olabilirim. Benim nazarımda kurbanın kabul olup olmaması çok mühim değil. Ancak diyorum ki, diğer ortaklar kendi inanç çerçevesinde kurbanlarının kabul olmadığını düşünecekler. Vicdan yaptığım yer burası; onları kandırmış olacağım.

@for day to break; hocam agnostiklerin lanetlemesi değil durum. Sırf benim yüzümden akrabaların kandırılmış olması bana koyar. Yoksa, dediğim gibi "kıl bayram namazını dağıt eti fakirlere" gayet yapılabilir.

bir kere inanmıyorsan "kabul olmaması" gibi bir durum olmaz senin için. bu da vicdan yapmana gerek yok demek.

sofra duası, dualar vs. gibi durumlarda he he deyip geçebilirsin. müslümanlara hele kendisi müslümanlığı kabul etmemiş sadece ataları babası-annesi müslüman diye müslüman olanlara kesinlikle dert anlatamıyorsun. imkanı yok. o yüzden he he deyip geçmek en iyisi.

ailen kurban alacaksa ailene ortak ol. yardımcı olmuş olursun maddi olarak. akrabalarında samimiyet söz konusu. bunlar dışında kurban hakkında rahatsız olduğunu, senin başka şekilde bağışta bulunduğunu vs. söyle.

ben denedim gerçekten laf anlatmaya çalışırken kanser olmak yerine he deyip geçmek daha iyi.

agnostiğim

açıkçası troll sorusu olmasından şüphelendim çünkü saçma. agnostiksen günah, kabul olmaması falan umrunda olmaz. eğer onların kendi açılarından "çocuk agnostikmiş, kabul olmadı bizimki"" diye düşünmesini istemiyorsan müslümanmışsın gibi davranırsın (zaten öyle davranıyorsun, yoksa teklif etmezlerdi kurban kesmeyi) ve onlar da şüphelenmez.

cumaya gitmem, çünkü aşırı sıkılıyorum saçma sapan fetvalar sırasında ama dedenin duasında vs. bir şey yok. her ortamda müslüman değilsin diye atar mı yapıcan.

bugüne kadar hiç trollük yapmadım. Sanırım herkes "kurban kabul olmaz ki" kısmına takılmış.

Benim için kurban, kabul olmak, günah, sevap, sorun değil diyorum. Ama akrabaların inanç çerçevesinden "kurban kabul olmadı" yargısı çıksın istemiyorum.
Bu durumda ya onları kandıracağım, parasını verip eti yiyeceğim. Ya da başka seçenekler bulmaya çalışacağım. Olay bundan ibaret.

evet onları kandıracaksın. ateistim diyenin linç edildiği bir yerde inancını açıklamak salaklık olur.

müslümanmış gibi davranmaya devam edeceksin, ailen de güzel güzel kurbanını kesecek, kabul olmadı mı acaba falan diye düşünmeyecekler.

ben olsam böyle yapardım. he, yüzlerce lirayı (hatta binlerce?) ete vermek istemiyorsan, başka türlü harcamak istiyorsan başka.

@edy: her agnostik aynı zamanda deisttir bence. tanrının var olup olmadığını hiç kimse bilemez, bilinemez diyor sonuçta agnostisizm. yani direkt olarak dinleri reddetmese de dinlerin kurallarına göre hiçbir dine mensup olamaz bu düşünceyle vs. vs. neyse konu başka.

ben inançsızlığımı beyan edip tartışma ve kavgalar sonunda bir mevzi kazandıktan sonra ılımlı olabildim. o zamana kadar militan olmam gerekti hep.

edit: belirtmem gerekiyorsa, ignostiğim ben ulaaaaan! ılımlı ve kıvrak ve çevik ve vakur!

Şu an stajdayım ben. Genel sorularına yardımcı olabilirim. Ama alternatif aracı kurumdan kasıtını anlamadım. Erasmus öğrencisi olmadan mı gitmekten bahsediyorsun?

aracı kurum dediğiniz bu avukatlar, acentalar filan herhalde. bence hiç gerek yok. erasmus olmazsa kendiniz başvurun. internette tonlarca bilgi var. biraz araştırırsanız bulursunuz. paranıza yazık olmasın. o kurumlar çok istiyor :(

aracı kurum dediğiniz sanırım size staj yeri bulması için diyorsunuz? iletişim bilgilerinde ingiltere varsa uzak durun derim. bu tarz para çarpma işlemleri çok oluyor.

her yerim sağlıklı maşallah her yerim güzel geliyor beğeniyorum vücudumu.

götüm, çok dışarı çıkık. bir erkek olarak rahatsızlık verici.
kulaklarım, yelken kulak.

kıllar.(bacak, göğüs) Hepsinin ta a..

el ve ayaklarım. ince uzun olmasını isterdim ama küt :D

burnum (biraz büyük)
açılan saçlar
nispeten kalın baldırlar
kepçe kulaklar(saçımı kısa kestiremiyorum)

Kollarim, bacaklarim. Hakkaten "bu ne yaw?" diyorum. Ince cunku.

biraz göbek var, onu sevmiyorum

burnum kemerli, sevmiyorum.

saçlarımın yapısını hiç sevmiyorum. ince telli ve düz. dalgalı ya da kıvırcık, kabarık olsun isterdim.

ön saçımın ortasında alnın birleştiği yerde iki yara izi var saçım o yüzden erken şekil almıyor.

burnum iğrenç bence. gıdım çıkıyo bi de arada. zapzayıf insanda neden gıdı olur anlamış değilim.

en beğenmediğim şey kesinlikle göz altı morlukları (k.rengi aslında) nefret ediyorum desem yeridir, ki çok az şeyden nefret ederim.
bir de aslında orantılı bir vücudum var kendi içinde idare ederim ama daha uzun ve kıvrımlı olaydım iyiydi. yani benimki genel bir memnuniyetsizlik durumu burun/kulak vs. yaptırıp kurtulacak gibi değil:D

ben de saçlarım düz olsun isterdim. bu ne amk böyle bi kase wax sürmezsen kuş yuvasına benziyo. uzatıyosun olmuyor, kısa tutuyosun olmuyor. duştan çıkınca o nemle saçlarım düz oluyor ya, yeminle aynaya bakıyorum 10 kat daha yakışıklıyım o şekilde. sonra kuruyor yine samanlığa dönüyor. allahtan dökülmüyor ama bir de dökülürse o saçları bana veren genlere laflar hazırladım.

he bi de sakalım eşşek kadar adam oldum hala tam çıkmadı. bıyıklarımla sakallarım birleşmedi hala. o top sakal kısmını tamamlayan ara var ya hani, o bende yok. geri kalanı normal çıkıyor orası çıkmıyor. e sakal bırakıyosun tam değil, kesiyosun surat ayna gibi oluyor amk.

ellerim küt kütmüş. ben çok seviyorum, bence öyle değil ama söyleyenler oldu.

Burnum kemerli = en sevmedigim, gozlerim kucuk minnak, cenem kemikli degil, kafam biraz kucuk, ayak isaret parmagim bas parmagimdan uzun, bu pek batmiyor ama yine de ne bileyim iste. Dik duramiyorum o var, hafif kifozda oturu. Goguslerim ufak. Bu galiba bu kadar

baldır kasım yok benim. dizden aşağıda içeride olan kaslar işte.. hiç yok. onun yüzünden ayak bileklerim ince görünmüyor.

Uyluk kemiğim çok uzun. Ağırlık sporlarında büyük handikap.

Kulaklarım büyük, bacaklarım kalın ve parmaklarım da küt olmasaydı diyorum. Haa küçükken saçlarım da dümdüz olsa diyerek umutla uyanırdım her sabah. Gerçi bu yok artık.

Gözlerim bozuk ama gözlük çok yakışıyor bana (öyle diyolla) Yani gözlüksüz ben bile kendimi düşünemiyorum (çocukluktan beri kullanırım) bu sebepten ameliyat bile olmuyorum.. Boyum uzun değil 1.75 belki bu var ha bir de ayaklarım taraklı. Evet soruya cevabım ayaklarım taraklı bu nedir yav? Nalet gi

çük hariç her yerim belki bi de biceps hariç.

kaşlarım yaaaa :((

Helal sana @pescador.

Uzun boyuma rağmen kocaman ayaklarımı sevmiyorum ben. Ellerim de kocaman ve yillardir eritemediğim göbeğimi sevmiyorum. Gerçi boyumdan dolayi siritmiyor şanslıyim

chai tea latte için gidiyorum. evde yapamıyorum.

1. Evde o kahvelerin aynısı yapamazsın. Çekirdek kahve alsan bile cins cins kahveleri yapmak için oldukça pahalı makineler gerek.
2. O dediğin mekan güzelliği Starbucks'ta da var zaten, gidip saatlerce oturabilirsin, kimse de gelip bir şey alır mısınız, ya da kalkın artık demez. Aptal Türkçe pop şarkılar çalmaz, güzel müzikler çalarlar.
3. Sakın Godiva'ya gitme, kalp krizi geçirirsin.

@soylu: belki ben de gidicem ama kendimi ikna etmek istiyorum. sebastiyan!

filtre kahve içiyorum, orta boy 5,25 tl. başka cafeye gittiğimde getirdikleri leş gibi filtre kahveler en az 7 tl. habire gelip başka bir isteğimin olup olmadığını soran garsonlar da cabası.

Eli yüzü duzgun butun cafelerde kahveyi o fiyata iciyosun zaten. Ortami da sessiz sakin guzel. Yiyecekleri de guzel.

bugun 5 liraya bir bardak kahve aldim, iki saat oturdum, internetinden faydalandim, etrafa bakındım. yan taraftaki tamamen türk yatirimciligi mucizesi başka bir kafe vardi, osuruktan kahveye 7 lira istiyorlardi, garsonlarda yarim saatte bir bir istegin var mi diye soruyorlardi.

kapitalizm kötü ama starbucks iyi.

ortamı liselilerle dolup taşıyor olsa da, statü simgesi olduğunu düşünenler olsa da starbucks iyidir. kahvesi iyi. istersen git bir şey içmeden bir ay otur dükkanda ve interneti sömür, kimse "birader sen ne ayaksın" demez. hatta büyük ihtimal çalışanlarla samimi olursun. kahvesi 5 tl civarında, o miktarda kahve için gayet uygun bir fiyat. barzo garsonlardan kaçan kitlenin sığınağı aynı zamanda. adam gibi garsonları olan iyi dediğin diğer mekanlarda aynı miktarda kahveye 10 tl'den az ödemezsin.

starbucks'ın kahveleri iyi değil, bir tek çayları iyi. ama pahalı değil. gayet de ucuz.

normalde starbucksta 4 lira verdiğim earl grey çay için geçen 14 lira verdim bir mekanda, yanına 17-18 liralık da bir pasta istemiştim. ödeme yaparken az kaldı ağlayacaktım.

ya ayrıca ne statü sembolü, nerden çıkartıyorsunuz? esenler otogarı gibi starbuck. bizim mahallede ne kadar işi gücü olmayan yaşlı, emekli, canı evde sıkılan adam varsa orada. içime fenalık geliyor yeminle.

5 lira'ya 3'ü 1 arada dayayan cafe'lerden iyidir diye düşünüyorum. Ayrıca Pumpkin spice latte diye bi güzellik var ki oyş.

Evde nasıl yapıcaz o kahveyi? Kahve makinası almak lazım.

bi şey içmeden de oturuyosun muhtar filtre kahve orta boy 5,25

ben yurtta kalırken, her memleketten dönüşte okul servisi 6 saat boyunca olmadığından sabahın köründe istiklal starbucks'a gidip 5-6 saat orda uyuduğumu, hatta bana battaniye verdiklerini bilirim. Fiyatı bence oldukça uygun, şimdiye kadar hiçbir içeceği bana pahalı gelmedi. ortamını seviyorum, müzikleri sakin güzel. hafta içi gündüzleri çok sakin oluyor mekanların içi. yiyecekleri idare eder, tatlılarını sevmiyorum.

adam evde zaten kahve içecek olsa ne starbaksa gider ne başka yere. o zaman aynı paraya her şeyin 10 mislini evde yapabilirsin, zaten bu mantıkla hiçbir yere gitmemen gerek.

çok saçma geliyor bana şu starbucks sorgulama mevzu. sanki laf olsun diye yapılıyor gibi artık. fiyat olarak herhangi bir cafeden eksiği yok fazlası var. hatta o paraya herhangi bir kafede öyle kahve alamıyorsun, üçü bir arada kahveler bile en az 5-6 liraya gidiyor kafelerde. eli yüzü düzgün cafelerde 9-10 lira ufak fincanla bayat, kokusu kalmamış abuk subuk bi filtre kahve. kimsenin de starbucksı statü sembolu, hava atacak bir yer olarak gördüğünü sanmıyorum. 5 liralık kahve yahu.

Hiçbir kahve makinesi benim favori içeceğimi yapamıyor, o yüzden gidiyorum.

Sen yapabiliyorsan size gelelim?

@april12th: evet bu muhabbetleri sözlükten fark ettim ama hiçbirini okumadım belki de bu muhabbet çok önceden bitmeliydi. ama benim olduğum şehirde daha yeni açıldı starbaks :). biz 3-5 yıl geriden geliyoruz.

bir orta boy kahvenin neredeyse yarim litre oldugunu bilip ona gore hesap yaptiginizda aslinda o kalitede bir kahveyi cok ucuza ictiginizi anlayacaksiniz bence.
starbucks pahali degil. sadece sagda solda dolandirilinca unutuyoruz gidiyor.
nescafe 3'u 1 arada'ya 6 lira bayildigim cafeler oldu.

koca demlikte çay (2 koca fincan geliyor) 3.5 tl. nesi pahalı? fakir misiniz arkadaş?

Starbucks'ın kahvesi iyi değil diyenler neye göre diyor merak ediyorum. Şu kedi bokundan yapılan dünyanın en pahalı kahvesini içmişler mi de beğenmiyorlar?

sözlükteki başlıkta çok yazan var. nasıl mc donalds'ın hamburgerleri kötüyse, starbucks'ın kahveleri de kötü.

kahve çekirdekleri bayat ve çok kavrulmuş.

kahvelere konulan binbir çeşit şekerli, aromalı katkılar ve yağlı şeylere de hiç girmeyelim. sağlık açısından onları tüketmiyorum zaten.

zamanında kahve zinciri şirketlerden birinde çalıştım ve bu esnada kahve olaylarını merak ettim, baristalık da öğrendim. merakımdan da piyasadaki hemen her zincir kahveciye gittim. herkesin damak zevki farklıdır tabi ki, ama "kahve" tadı olarak en iyisi lavazza. lavazza her yerde bulunmuyor, caffe nero da lavazza ile yarışır. diğer kahve zincirlerini oturup da anlatmayacağım, ama starbucks "eh işte" kahve yapar. gerçek kahve için lavazza diyorum. o an o bölgede sadece starbucks varsa gidiyorum, o kadar. diğer yerlerde bir çok kahve deneyimlemeseydim bana en iyisi starbucks gibi gelebilirdi lakin.

Kahvesi iyi mi kotu mu bilmemde gurultulu oluyor sitarbaks.

pahalı değil ucuz bile.

kahvesine kotu ve bayat diyen dingiller sadece anti-populist yaklasiyorlar. kahveden caktiklari da yok. ayrica kimsenin kahvesine zorla sekerli bir sey kattiklari yok.

neyin ne oldugunu biliyorum. orada calistim. starbucks'in sahibinin yegeni falan da degilim ama bu tipler cok itici.

bulgaristan'da tatildeydim. hollanda'lı biriyle konuştum, adam iki defa marmaris'e gelmiş, bulgar clubları ile türk clublarını kıyasladı, türkiye'de giriyorsun, devamlı garson peşinde, bir şey iç, şunu da iç, ne arzu ederdiniz şeklinde soruyor, içmezseniz atıyor dedi. bunu niye anlattım:

starbucks'a hayatımda bi kere gittim ama insanlara burada cazip gelen şeylerden biri de saatlerce oturulmasına kimsenin bir şey dememesi. bence insanlar bunu da arıyor.

wi-fi,
başımda dikilmeyen garsonlar; bir kahveye saatlerce oturup bilgisayarda işimle ilgilenebilir, ders çalışabilir ya da arkadaşımla sohbet edebilirim,
müdavim kitlesi nispeten daha nezih/seçkin olduğu için


kahveleri çok lezzetli değil, aromaları yalnız starbucksta değil hiç bir yerde kullanmam zaten.

ayrıca -pahalı sayılsa bile- insanlar gittikleri mekanlarda çoğu zaman parayı yedikleri/içtikleri için değil hizmet kalitesine ödüyorlar. bunu anlayalım artık.

kapitalizm kötü ama globalizm süper bişeydir. nereye gidersen git aynı tadı ve hizmeti görürsün. gittiğimde 7-8 liralık kahvelerden içiyorum.

1) o lezzeti evde yakalamamın imkanı yok. Nero ve lavazza'yı sevmiyorum.
2) Masana sürekli gelen gerizekalı garsonlar yok.
3) Starbucks ortamını çok seviyorum. Duvar koltuk renkleri falan orada zaman geçirmek hoşuma gidiyor.
4) Sürekli gelen geçene bakıp güzel kızları kesiyorum. Güzel kız sayısı türkiye ortalamasının üstünde baya.

En önemli artısını da söyleyeyim:

Başka hiçbir kahvecide laktozsuz sütle kahve yaptıramıyorsun, 1 TL bir şey ama bunu alıp kenara koyan, laktozsuz sütle de kahve içebilirsin diyen tek dükkan Starbucks!

Müslüman bir kadın gayrimüslim biriyle evlenemez diye biliyorum. Ailesi karşı çıkabilir. Kendi de olmaz diyebilir. Kişiye bağlı.

herkesin kendi tercihi kimseyi ilgilendirmez, çok iyi olur çok da güzel olur ama olamayadabilir. her ikisi de ateist ya da her ikisi de inançlı bi çiftin ilişkisinin nasıl ki iyi ya da kötü olacağının garantisi yok bunun da olamaz.

gençler mutlu olsun, geri kalan teferruatlara neyse ben bi şey demiyorum sinirlendim.

Varosca duruyo.

Sonra öğrenmek olmuyor. En baştan söyle bence, ona göre kararını versin karşındaki. Çünkü bazı inançlı insanlar için bu konunun olma imkanı yok.

bu ilişkiye bir şekilde bakmam beni taraflan müslümanlığı veya ateistliği ilgilendirmiyor. ancak orta halli müslüman bir kadının bu ilişki içinde olması biraz garip, çünkü islama göre kadın ateistle evlenemez hatta gayrimüslimle bile evlenemez. Lim5 aile karşı çıkabilir demiş eğer kadın inanıyorsa bu ilişki islama göre zina olduğu için aileye gerek kalmadan kadın bitirir. ilişkinin sonu sevgilinizin ne kadar orta halli müslüman olduğuna göre değişir anlayacağınız.
not: ben böyle düşünmüyorum.

benim vardı öyle bir ilişkim. ben kadın ve inançlı taraftım. erkek arkadaşımın atesit olmasına pek takılmıyordum çok sevdiğim için. ama o sürekli benim inancımla dalga geçiyor laf sokup duruyordu. ben onu değiştirmeye çalışmadım ama o tamamen inançsız olduğu için benim inancım ona aptalca geliyordu. çok üzülüp kırılıyor insan bu durumda. sadece din değil inandığın her hangi bir şeye saygı duyulmaması ilişkiyi berbat hale getiriyor. benim ailem de karşı çıkıyordu ama sevgilim benim yanımda olsaydı ben herkesi karşıma almaya hazırdım. taraflar birbirine saygılı olduğu sürece bir problem olmaz bence. çocuk büyütme işi sıkıntı olabilir ama evlilik içerisinde.

tanıdığım uzun süredir evli bir çift var bu şekilde. bayan tarafın ailesi bilmiyor, er kişi aile ziyaretlerinde bayram namazına vs gidebiliyor. Bu şekilde idare ediyorlar.

onun dışında ufak tefek byan tarafın inancını ti ye alma mevzuları olabiliyor.

genel olarak son derece başarılılar aslında ilişkileri konusunda.

oluyor bence.

Dini hurafe gibi gorup dalga gececekse, kadina sirf bir dine inaniyor diye salaklik etiketi yapistiracaksa o is olmaz.
Isterse kahve makinesine tapar yani. Saygi onemli.

çocuk nasıl büyüyecek? onu bir de bana. sana göre hurafe olan bir şeyin çocuğuna öğretilmesi seni rahatsız edecek mi etmeyecek mi?

eğer ortada sadece siz ve sizin birbirinize saygı sevginiz olsa idi olur derdim; ama konu ikinizden bir parçayı büyütmek olduğunda ben hata veriyorum.

sadece inanç, kişiyi bağlar denip geçilebilecek bir durum değil gözümde, bir hayat görüşü. sizin hayata bakışınız farklı.

harika bi müslüman değilim, ateistlerle de cok iyi anlaşırım. Neredeyse tüm iyi arkadaslarım ateist, dalga gecen tipler de değiller. Buna karsın ateist ve hatta gayrı müslim erkek arkadas edinmem bu kırmızı çizgim. En çok nikah olamayacağı için ama temel olarak inanc cok önemli bir konu olduğu ve mantıklı, rasyonel bi biçimde çözülecek bi mevzu da olmadığı için. ilk görükte aska inanıyorum öyle olduysa bişey diyemem onun dısında insanı tanırken illk ögrendiğimiz seyler dini, duruşu, ideolojisi vs. Benim için öyle. Bunlar uymuyorsa olmaz o iş.

Normal.

Amma tartışmalarda kadın tarafı sen dinsizsin falan filan gibi şeylerle hakaret ederse o zaman kötü. çünkü genelde öyle oluyor. kendimden biliyorum.

Karşı taraftan bir şey gelmediği sürece ben erkek ateist olarak problem etmem. Ama kadın müslüman demin anlattığım gibi yapabilir.

iki taraf da yeterince olgun bireylerse olur.
ama bu zaten bireylerin inançlarından önde gelen bir olgu.
yeterince olgun omayan çiftler arasındaysa inanç farklılığı, özellikle toplumun bu konuda üzerinde gerildiği bugünlerde ve önümüzdeki dönemlerde ciddi sorunlar çıkarır.
bir de, her şeyi en baştan konuşmak gerek. ailelere ne deneceği, bayram veya seyran namazları, cinsellik konusunda çıkabilecek sorunlar vs. yani önceden anlaşılması gereken konuların sayısı az değil.
elbette üzerinde anlaştıktan sonra, birkaç yıl geçince bir tarafın anlaşmayı inkar etmesi olasılığı da var ve bu olasılık da az değil.
bütün bunları düşününce, özellikle 20'li yaşlardaki çiftlerin bu tür anlaşmalar yapmamalarının daha makul olduğunu söyleyebilirim, 30'lu yaşlar daha makul. ama bu dediğim olgunlukla ilgili elbette, yoksa yaş tek başına belirleyici değil.

1- Kadın müslüman olmayan biriyle evlenmeyi düşündüğüne göre tatlı su müslümanı.
2- Tatlı su müslümanı olsa da bir gün çocuğunuz olursa onu müslüman yapmaya çalışacak, ben çocuğuma böyle bir şey yapılmasına müsaade etmezdim.

Yani olmaz bu iş.

din olgusu, dindar olmak ya da olmamak hayatınızda çok önemli bir yer tutuyorsa; kendinizi dini inancınız ya da inançsızlığınız ile tanımlıyorsanız, insanları bu şekilde değerlendiriyor, inanç kıstaslarına göre arkadaşlık kuruyorsanız, hayatınızda yaşayışınızı, hareket tarzınızı etkiliyorsa, gündelik konuşmalarda, aile ilişkilerinde dinden söz etmeden duramıyorsanız olmaz.

onun dışında din duygusu-inancı-ibadeti vs insanın kendi içinde yaşadığı bir şeydir, kimseninki kimseyi ilgilendirmez diyorsanız önemli değil.

aynı şey karşı taraf ve aileler için geçerli.

olgun biriysen saygı duyarsan aynı şeyler onun için de geçerliyse hiç sorun çıkmaz. eminim çoooook ilişki vardır böyle.

1.5 sene oldu. ramazanda sahurda ve iftarda benden önce soframı hazırlar. bayram sabahı ilk o arar vs. ezan okununca öpüşürken kendisi duruyo, müziği falan kısıyo kendiliğinden. saygılı sevgili gidiyoruz gayet. onu tanıştırırken ya da tarif ederken ateist olduğunu belirtmem en son sırada bile aklıma gelmiyor. keza o da beni müslüman olarak etiketlemiyor. takılmayın böyle şeylere.

Tamamen dozuna göre değişir. İkiniz de bireyselseniz bu konuda, bir sorun çıkmaz.

okuyarak, araştırarak ateist olan birisi değilim. evlilikte nasıl olacak onu kestiremiyordum, aydınlandım biraz teşekkürler.
@comptrol haklısın ama birgün kalbim öyle birisi için atarsa!!
@kaymaktutmayansicaksut dediği gibi çocuk büyütmeyi düşününce, beyin hata verdi.
@soybean de güzel bir örnek verdi.
ortak görüş "olgunluk"

hatun böyle bir ilişkiye razıysa zaten hiç sıkıntı yok demektir zira hatunun müslümanlığı kendi tarafından pekte ciddiye alınmıyor demektir.

Ben müslümanım, erkek arkadaşım ateist. Gerçi oruç tutmak dışında bi ibadeti yerine getirdiğim de yok onu söylim. İki sene oldu hiç aramızda problem olmadı din konusu. Ne ben onu inandırmaya çalışıyorum ne o beni değiştirmeye çalışıyor. İki taraf da birbirine saygı duyuyorsa sorun olmuyor bence.

Öyle orta halli olursan arada derede kalırsın işte. Dalga da geçerler alay da ederler. Din dediğin mevzu hayat tarzı demektir öyle tatlı sularında dolanırsan ne olduğunu kendin de unutuyorsun. Yaşadım biliyorum.

Ben pek sizin deyiminizle orta halli, yani ibadetini etmeyen Türk tipi tatlı su Müslüman olmadığımdan ötürü, o iş bana olmazdı. Bağrıma taş basarım, seviyorum diye ikna etmeye de çalışmam saygısızlık olur. He bu adamı bu kadar kolay harcadın da diyeceksin Müslüman erkekler çok mu iyi, hayır. Ben emin olun sizden iyi biliyorum ne mal olduklarını. Yine de cevabım aynı.

yıllar evvel "büşra" diye saçmasapan bi film vardı. o aklıma geldi.

Kısaca olmaz diyelim.

@comptrol hacı geçmişten gelen bir travman yada ezikliğin var galiba, yetmemiş 3 defa yazmışsın üçünde de ayh müslimler böyle ayh müslimler şöyle modunda takılıyorsun.

Hayır sağlam geçirmek istiyorsan adam gibi güzel bir paragrafı döşersin okuyan adam iyi geçirmiş der ama liseli ergen modunda laf sokma çalışmaların pek amatör bence. Biraz daha geliştir kendini, facebookta terkedilmiş ergen tadında takılıyorsun

comptrol başkan,

buyur gel senle, kültür, zeka, cesaret, güç ve aklına gelebilecek her dalda kapışalım. sen kazanırsan ateistler üstün, ben kazanırsam müslümanlar. ok mi?

Genç muslimler rahatsız

genc saksilar maydanoz.

Bir arkadaşım böyle bir evlilik yaptı. Ramazan'da kalkıp sahur hazırlıyordu kıza. Eleman agresif bir ateist olmadığı için idare ediyorlar. Taraflardan en az biri fanatik olmayacak.

yeni islamcı entellektüel ney lan :D
müslamanlar bile işin içinden çıkamaz oldu

Öncelikle, sözlük bitti, duyuruların altına gelip müslümanlara laf sokmaya geldi iş. Burdaki bazı yorumların tarzı bile soruna cevap niteliğinde aslında. Bu çiğ hâlinizi, tavrınızı "kültürlü erkek" diye yutturabildiğiniz kız varsa, hangi dinden olursa olsun durmayın evlenme teklif edin. Egonuzu sağlama alırsınız. Neyse.

Uzaktan bakınca beni ilgilendirmez gibi duruyor ilişkiniz.

Ama sen olsan ne düşünürdün diye soruyorsun zaten, o yüzden ahkam kesebilirim(orta halli müslüman bir kadın olarak görüyorum kendimi-tabi neye göre kime göre-). Sevmeye başladıktan sonra öğrenseniz mesela dediğine göre sakladın/saklıyorsun bu durumu. İki sebepten üzülürdüm. Birincisi senin saklamak zorunda hissetmen, senin için üzülürüm türlü sebeplerden. İkincisi olmadığın gibi bi insan izlenimi verdiğin için kandırmış gibi oluyosun, kendim için üzülürüm. Şahsi düşüncem benim inancıma, itikadıma, yaşam tarzıma bakış açını bilmem gerektiği yönünde. Bunu kasten sakladıysan sevimsiz bi durum. Hiç mi bu konulara girmediniz tanışıklığınız süresince anlamıyorum. İlle bi arkadaşlık evresi olmuştur, o evrede hiç mi konuşmadınız, fikir düzeyinde de olsa, ben bu konuda böyle düşünüyorum diyebilir insan. Arkadaşlarımdan hangisi ateist, hangisi deist, hangisi bahai vs biliyorum. Siz nası bunları bilmeden sevgililik öncesi dönemi atlattınız hayret ettim.

Seviyorsa çok üzülecek, çünkü gayrimüslim biriyle evlenemez ve bu konuda yapacağı bir şey yok. Hadi diyelim çoook seviyor, deli divâne sana, bunun için de haramı göze aldı. Buna rağmen, gerçekçi düşünürse, gelecekte çıkacak problemlerin kafasını çok meşgul etmesi lazım. Sen garajımdaki ejderha muhabbetlerine gireceksin eninde sonunda. O da büyük ihtimalle seni değiştirmeye çalışacak. Akıllıysa değiştirmek için özel bi çaba sarf etmeyecek. Ama senin şakasına bile söylediğin sözlerden(doğrudan kendisine söylemesen bile, atıyorum x kişisinden veya bi olaydan bahsediyosun inancını tiye alan bi şekilde) rencide olacak. Senden saygı görmediğini düşünecek. Senle evlilik düşünemeyecek rahat rahat. Evlenseniz çocuk problem onu demişler zaten. Her normal insan gibi ikiniz de kendinizce doğru bildiğinizi çocuğunuza aktarmaya çalışacaksınız. 18 yaşına kadar dünyadan haberi olmayan, kuvözde büyümüş bi ebleh yetiştirmek istemiyorsanız tabi. Ramazan ayını aynı evde geçirirken-ultra saygılı insanlar olsanız bile- ikiniz de zorlanacaksınız. Ve daha bir sürü şey.

Çok fazla saygı denmiş. Hiç gerçekçi değilsiniz. Saygı yeterli değil. Arkadaşsan, komşuysan, kuzensen, iş arkadaşıysan çok güzel yeter. Pratik düşünürsek birlikte yürümek/hayat kurmak için, evlilik için birbirimizin yaşam tarzına/inancına saygı duymak yeterli değil.

Bi de hakkaten yeni islamcı entellektüel ney lan? Bu nasıl bir kendine yabancılaşma?

dostum daha çok onun inanç özgürlüğüne bakış açısıyla alakalı. hatta tamamen bununla alakalı.

tekrar teşekkürler verdiğiniz fikirler için.
pek evlenme taraftarı olan birisi değilim kişisel düşüncelerimden dolayı ama yinede evliliğe iten şeyler var.
bu soruyu sorma sebebim, hayatımdan birisi olduğundan değil, olma ihtimalinde neler olabileceğini az da olsa kestirmekti.
kısaca öğrendiğim, çift olarak uyum sağlanabilsede
çocuk yetiştirmekte büyük problemler doğuracağı kesinleşti.

önündeki kadın şoförü korna ve sürüş tekniğiyle taciz eden taksiciyi levye ile parçalama isteği duydum.

Tam suan ogrenci isleribdeki sikkoyu dovmek istiyorum. Kaldiki anca ayirdilar atlamistim ustune ibnenin. Huurcocuu ya

Eski sevgilimi. Kafasına bira şişesi geçiresim gelmişti :)

otobüste yanımda bacaklarını açarak oturan malı.

en fazla 10dk dayanabildim sonra uyardım kendisini ama dalmak isterdim.

her gün 3-5 kişiyi dövesim gelir. aslında aklımdan başka şeyler geçiyor ama neyse buraya yazmayalım.

vallaha amcamı diyorum kendisi 40a yakın ama tam ergen.

2 saat önce blok yapıcam ara yok dedikten sonra tam 1 saat boyunca kendini öven hocayı. manyak karı. adını duyunca bile elim ayağım titriyor. işimiz var bu sene. evet içimi döktüm ve gidiyorum.

dun akşam azcık trafik sıkışınca emniyet şeridine giren öküzleri. bir kaç gün önce de feci bir trafik kazası sonrası yol kapandı, 1 saatte yakın bekledik. ama bazı çok zekiler emniyet şeridine dalarak kendilerine yol açtılar tabi. en sonunda orası da kitlendi ve ambulans da kaldı arkada. inşallah ben bunları bi güzel dövdükten sonra onların ambulansı da hiç gelemez.

asistanımı. yalnız kendisinin asistanım olduğundan haberi yok.

gözününüz içine baka baka sizi kandıranları dövmek istemez misiniz? istersiğinnnzzz isterğğğgssssiniizz.

üniversite hukuk müşavirini. 8 9 aya diplomayı garantileyip dövemesem de yanına uğrayacam ama yine de.

Evin önünde gece 11'de korna çalarak ve drift yaparak asker uğurlaması yapan dingilleri. Ama böyle beyzbol sopasıyla falan dövmek istedim yani.

okuldaki hocayı. genel olarak gaylesiz olduğum için sinirlenmem.

babamı,
10 sene önce bir trafik kazasında hatalı olupta, üste çıkmaya çalışan bir oç yi

İş yerindekileri

sokakta gördüğüm kaba bir insandır muhtemelen hergün yaşıyorum.

Hollowlife'i. Nick +1 demek cevap silme sebebi mi?

kendimi.

Yastığı diklemesine koymak.

suratımı yastığa gömmezsem uyuyamıyorum. Bir süre sonra havasızlıktan yana doğru çeviriyorum kafamı ama vücut başka türlü uyumayı kabul etmiyor nedense.

yaz kış farketmez bacaklarımın arasında ya bi yastık ya bi yorgan olacak. aksi durumda uykuya dalış sürem uzuyo.

sadece uzanıyorum :D başka da bir şey yok

yüzüstü uyuyabiliyorum sadece. diğer pozisyonlarda uyuyamıyorum.

bir de alçak yastık olacak. her ne kadar sevmesem de mecburen gittiğim yatılı misafirliklere giderken kendi yastığımı götürüyorum.

yaz-kış bacak arasında yastık olmadan uyuyamıyorum.

Yüzüstü olmadan uyuyamıyorum ben de. Yüz üstü yatıp kendimi yatakla duvarın köşesine sıkıştırıyorum öyle uyuyorum.

sol tarafı dönük olarak uyuyorum. öncesinde 5 dakika sırtüstü uzanıyorum.

yüz üstü yatmam lazım.. iki yastık olacak. çoraplar çıkacak. oda ne çok sıcak ne çok soğuk olacak ve tv çalışacak 15dk civarı.

Yaz-kış illa ki örtü gerekiyor, örtünün ağırlığı olmayınca uyuyamıyorum. Bir de tek kol yastığın altında olmazsa dhaa zor uyuyorum.

Edit: Meğer ben düzgün yazamamışım. Aşağıya referans vereyim, la noix'nın tıpkısının aynısı.

eskiden benim de ayaklarim yaz kis disarda olurdu, sonra atlattim onu nasil olduysa. artik hep yorganin altinda uyuyorum.

yan yatmam lazim, sirtustu veya yuzustu uyuyamiyorum. bir de yastigim cok alcak olursa deliriyorum ikiye falan katliyorum zar zor uyuyorum.

bacaklarımın arasına ikinci bir yastık koyarım. ve ellerimi birbirine kenetlerim. bu şartlar sağlanırsa birkaç dakika içinde mis gibi uyurum.

sarılacak sevgili yoksa yastığa sarılıyorum. bir de tek başımayken sırt üstü uyuyamıyorum.

yüzüstü yattığımda rahat ediyorum bi, aslında hiç iyi bişey değil. çare bulamadım da. onun dışında uykusuzsam otobüs vapur tren ayakta oturarak her yerde uyurum hiç sorun değil.

aynen, ayaklarım mutlaka ve genelde vücudumun büyük kısmı dışarıda oluyor. bacaklarımın arasına kollarımın arasına sıkıştırıyorum bazen yorganı battaniyeyi vs.

soluma yatamıyorum, hep sağ.

bazen de firavun gibi yatıyorum, ellerim göbeğimde birleştirilmiş. bacaklar, vücut dümdüz. psikolojik sanıyorum.

benim bir arkadaş vardı ünide. küçükken yatağın altında canavar var diye korkutmuşlar. koca adam yorganı kafası dahil her yerini kapatacak şekilde uyurdu.

Cift yastik olmali. Ilk yataga girdigimde mutlaka sirt ustu yatarim, sonradan yana donersem donerim. Yan yattigimda 2 bacagimin arasina diz kapaklarinin yan kismina denk gelecek sekilde yastigi veya yorganin bir kismini sikistiririm. Yastik sicak olmamali, o da var.

Birde problemim var, ne yaparsam yapayim mutlaka ustum aciliyor gece. Hicbir cozum bulamadim, mutlaka ve mutlaka aciliyor.

üzerimde yazın dahi örtülecek bir şey olmalı.
yastık yumuşak engin olmalı. sert yastık olursa yastığı atar kolumun üzerine yatarım en kötü ihtimal.
yorgan pike örtü vs boğazıma kadar gelince mutlaka uykum geliyor. bu en önemlisi o yüzden.

Ust bacaklar arasina yastik koymam lazim, yoksa yok.
misafirsem falan, neblim yastik bulamamissam illa bise sikistirmaliyim.

yüzümü duvara yaslamam gerekiyo yani baya alnım ve burnum duvara değmeli, eğer böyle bi imkan yoksa ya da rahat edemediğim için yaslanmazsam elimle gözlerimi kapatmam gerekiyo.

bir de büyük silikonlu yastıklarda öldürseler uyuyamam. kesinlikle öyle yastık olmayacak. daha yatay olacak.

ahahahaha yahu ne komik şeyler varmış.

"kendimi yatakla duvarın köşesine sıkıştırıyorum", "ellerimi birbirine kenetlerim". "yüzümü duvara yaslamam gerekiyo" ne yaa haha :D

@r_u_h, çok ilginç tespit evet ben de tek başımayken sırt üstü uyuyamıyorum.

@delifaruk, o problemi yenmek için ben kendimi kundaklıyorum bazen :D Bildiğin dönüyorum yorganın üstünde, sonra kıpırdayamıyorum ve açılmıyo üstüm haha.

Ne zifiri karanlık olacak, ne de aydınlık. Sağıma dönüp yatarım, hemen de uyurum.

@pandispanya, öyle diyosun ama yüzümü kapatmayınca sanki çok süratle bi yöne doğru gidiyomuşum ve her an çarpabilirmişim hissi geliyo

ben mutlaka sağıma doğru kıvrılmış bir şekilde uyurum. dümdüz asla uyumam. yüzüstü uzanıp kendimi uykuya hazırlayabilirim ama. bir de yastık kalın olmayacak. kaz tüyü hele hiç olmayacak.

örtü şart

ayaklarım sıcak olmalı. bazı yaz geceleri bile çorapla yatmışlığım vardır (temmuz ağustos değil tabii)

genelde yüzüstü uyurum ama uykumun gelmesi için bi tarafa döner, yastığı kolumla başımın arasına alır, o şekil dizi mizi izlerim. uykum gelince bilgisayarı kapat, yüzüstü yat, uyu, mis

31

Her pozisyonda uyuyabilirim bacak arası yastığı olduktan sonra, bir de yazın donmus 1.5 litre buz sisesine sarılıp yatarım.

Ha unutmusum, Natgeo veya Discovery, o da olmadi herhangi birsey acik olmali tvde. Pc'den Tivibu'yu aciyorum, o sabaha kadar acik kaliyor sesi geliyor uyurken. Kapaliyken asla yatamam. Birseyler acik olmasi lazim orda.

@pandispanya, yok yahu oyle de olmuyor bende. Mumyaliyorum kendimi resmen, yine de gece aciliyor sirtim bir sekilde. Rahat 15-20 kez uykumu bolup sirtimi ortuyorum, haliyle cogu zaman usutuyorum.

@delifaruk, muzlu rulo pasta stilini dene bak gerçekten işe yarıyo: www.pastaresimleri.gen.tr

Yorganın bitişi gövdenin altına denk gelicek :D Daha da olmuyorsa artık üzgünüm.

well-received diyebilirsiniz belki. Metine gore daha hos bir seyler de bulunabilir.

Belki karşılığını bulmak fazla turkish. siyasetçinin önerisi toplum tarafından kabul edildi, kabul gördü bir şeyler desek?

Society/people/citizens bought the suggestion.

kabul edildi dersin.
politician's suggestion/advice has been adopted by the society

empati kuramayan psikolog +1

Public responded well diye dusundum.

newsweek

timeout

@atmaca.ged, hiç aklıma gelmedi yer belirtmek.) gaziantep.

bu arada bulabileceğim yerler de yazılsa. inanın bilemedim bu önerilere nereden ulaşabileceğimi. d&r tarzı yerlerde falan mı, internetse nerede?

gazete bayilerine işte. geniş kapsamlı satış yapan. beyoğlu - kadıköy'de rahat bulursun.

time
harvard business review
national geographic

çerezlik bir şeyler olsun derseniz de bir dünya moda ve magazin dergisi var. kadın için de, erkek için de.

iyi ve kaliteliden kasıt zengin yerlerse Ataşehir falanda girer. ama güzel de olması gerekiyorsa, Sarıyer, Salacak, Beykoz, Çengelköy, Kabataş, Cihangir, Moda... Yani aslında her ilçede var kendine has güzel yerler.

Kadıköy

moda ve bostancı'ya kadar sahil kesimi.

etiler, yeşilköy, arnavutköy(boğazdaki), bebek, emirgan

Her ilçenin kaliteli bir yeri oluyor +1

Beyoğlu; Cihangir, Galata
Beşiktaş; Levent, Etiler, Bebek, Arnavutköy
Şişli; Teşvikiye, Nişantaşı
Bahçelievler; Bahçelievler Mh. , Koza Evleri, Basın Sitesi Bölgesi
Bakırköy; Ataköy, Yeşilköy, Florya
Sarıyer; Rumeli, İstinye ve yeni yapılan bazı yerler (Zekeriyaköy,Demirciköy vb)
Eyüp; Kemerburgaz bölgesi

Hepsinde görüldüğü gibi güzel yerler var. Ama kötü yerler de var. Kasımpaşa, Güngören, Şirinevler, Osmanbey, alibeyköy, yeşilpınar vb.

moda, çukurcuma.

tarabya ve beylerbeyi derim ben. atasehir semt değil bu arada, ilçe. atasehir'in sadece batısı güzeldir. su an benim oturduğum esatpasa da atasehir'e bağlı, ata blokları'nın olduğu yer de atasehir'e bağlı.

olur öyle. sık karşılaşılan bir durum aslında.

akvaryuma asla ağzına kadar su koyulmaz.

(bkz: harakiri)

suyu cok sicak ya da cok soguktur. benim de basima gelmisti. hayvani 1-2 metre ilerde halinin ustunde bulmustum

Yok ya ağzına kadar koymadım. Altta kalsınlar diye yani çıkamasınlar diye baya boşluk bıraktım.

Su ise oda sıcaklığında. 5 kiloluk içme suyu almıştım. Onlardan koyuyordum çeşmeden bile değil. Erikli ile besledim yine de yaranamadım :D

kamikaze?

içme suyu da olsa asla tamamını temiz su olarak koymamk gerekirmiş. eski suyu + yeni temiz su ile yarı yarıya doldurmak gerekiyormuş akvaryumu. tamamı temiz su ise bu sebepten olabilir.

akvaryum biyolojisini bozmamak adına @dahinnotha dediği şekilde temizlik yapılması gerekiyor.

aylık 1500 lira kazanan adamın 5 sene içinde 1 milyon kazanmasının mantıklı açıklaması yoktur.

@kumlupara, öyle demiyor yahu, böyle bir adam ne yaparsa 1 milyon kazanabilir diyor, yatırım sorusu gibin,

hiç bu işlerden anlamam fakat inşaat-emlak sektörünün altın çağındayız, bu taraflardan yürüyenler kazanıyor sanki

sıfır sermayeyle çok para kazanmanın iki yolu var. şans oyunları ve çok çok üstün bir satış becerisi.

en bilinen yolu ticaret.

bir de o ortamları hiç bilmiyorum ama bi ihtimal jigololuk da olabilir.

sayısal loto oynasın, piyango bileti alsın başka türlü olmaz.

Belki yeni bir icat çok iş görecek patentini alırsa uçar

g.tünü verirse olur afedersin. sermayesiz. başta zorlanır ama sonra alışır, milyonu kazanınca da bırakır. tabi, sorunun cevabı bu değil. soru ekstrem olunca cevap da öyle oldu.

şans oyunları harici mümkün değil derdim. bir kere adam garson çevresi falan da yok, haliyle eğitim seviyesi de çok yüksek değildir. hani şöyle 1500 alsa ve kurumsal bir firmada çalışsa çevresiyle belki bir şeyler yapabilirdi. 5-10 sene içinde de belki kazanabilirdi. ama şu anlık hiç şansı yok gibi duruyor.

Dört sene yazılım öğrensin son sene bir şeyler yazsın.

Anca uyuşturucu satarak kazanır. Bu bir öneri değildir.

beş sene boyunca günde defalarca vurdursa yine kazanamaz.

yanlış.

siyasi ideoloji olarak soruyorum. ekonomik liberalizm değil. artık liberal olmayan ekonomi mi var allasen :)


tescillimarka Neden yanlış?

Türkiye'de liberal deyince milletin aklına ya eski ANAP ya da AKP'yi destekleyip fazla muhafazakâr olmayanlar, kısaca liboş diye tarif edilen insanlar geliyor.

lakin ki öyle değildir.

ABD'de siyasi görüş olarak liberal deyince, kürtajı, eşcinsel evlilikleri, azınlık haklarını, devlet otoritesine karşı birey özgürlüklerini savunanları anlıyor insanlar. zaten sözcüğün bire bir anlamı da serbestiyetçi demek. haliyle bu tür şeyler için de mücadele ediyor adamlar, yani pek etliye sütlüye karışmıyor değiller. bu anlamdaki bir liberalin mesela türkiye'de akp iktidarını savunması söz konusu değil.

liberalizm zaten etliye sutluye en cok karisan, tutarli durus alan ideolojidir. dogasi geregi iktidarda liberal bir parti olsa dahi liberaller muhaliftir cunku liberalizmin temel dusuncesi bireyi devletten (ve diger bireylerden) korumaktir.

bullshit. liberalizm'in kendi içinde merkezi gçrüşleri vardır. nedir onlar:
1-özgürlük( burada başkasının özgürlüğüne müdahale edene kadar özgürlük oluyor)
2- hukuk eşitliği( herkes hukuk önünde eşittir fakat bazı liberaller bazı insanların diğerlerinden daha üstün olduğunu söylerler, fakirlik sadece tembel insanların içinde oldugu durumdur, zenginler boşyere zengin olmmaıştır felan falan)

anam yoruldum devamını yazmaya biraş araştırsan iyi olur. :)

Yazdıklarınızdan bakış açılarımızın ters olduğunu anladım. ben bu serbestliği doğal bir hak olarak görüyorum. yani herkes istediğini yapıyor işte. bu bana etliye sütlüye karışmamak olarak geliyor. ama size göre bu serbestlik müdahale oluyor?? Müdahale değil aslında sizin de söylediğiniz gibi serbestlik. geride kalan tüm şeyler müdahale değil mi? atıyorum eşcinsel evliliği yasaklamak bir müdahaledir. ama bunu yasaklamamak onların hayatına karışmamaktır gibi.

@comptrol Tam olarak dediğimi anlamışsın :) atıyorum biri kürtçe mi konuşmak istiyor öyle olsun, eşcinsel evlilik mi tamam, siyah çarşaf mı olur vb. bunu ben karışmamak olarak değerlendiriyorum. Diğerlerini karışmak.

@anti-kahraman bunları biliyorum. :)

liberaller "biz etliye sütlüye karışmayalım" demiyor, "devlet etliye sütlüye karışmasın" diyor. fark orda.

etliye sütlüye karışmayan ve uygulanan bir ideoloji var mı ki? liberalizmde direkt olarak bir devlet kontrolü, müdahalesi olmayabilir sadece. derste işlediklerimizden yola çıkarak, güç sadece devlette değil diyebilirim -galiba-

yani işin içinde ua aktörler, devletlerden başka örgütler, sivil toplum falan var. daha özgürlükçü, serbest bir ortam olabilir realizme vs. göre ama karışmama durumu yok. avrupa birliği mesela? o örgütlerden biri. etliye sütlüye karışmıyor gibi bir hali var mı? bunu sadece eşcinsel evlilikti, kürtajdı öyle düşünmemek lazım. o biraz daha ülkenin yapısı/kültürüyle ilgili gibi? liberalizm örgütleri, uluslararası rejimleri destekler, bunların hepsi de bir düzenleme/kontrol mekanizması sonuçta.

@tescillimarka Yani liberal devlet politikasını savunan liberalleri farklı görüyorsunuz? Devlet karışmasın deyip bu ideolojinin savunucusu olarak liberaller nasıl karışacak?

@iste o kavunici balik doğru ama burada ideolojiyi devletlerin kültürlerinden, sosyolojik yapılarından bağımsız olarak değerlendirmek istemiştim. Yoksa bütün ideolojilerin farklı kültürlerde farklı yapıları olabiliyor. "Uluslararası rejimleri destekler" bence burası önemli, bunu biraz daha açabilir misin?

şöyle link atsam, www.uiportal.net daha sonra kendi kitabımdaki makaleyi de bulabilirsem atarım bayağı açıklayıcıydı.

"evlet karışmasın deyip bu ideolojinin savunucusu olarak liberaller nasıl karışacak?" diye sormuşsunuz. işte devletler biraz da kendi yetkilerinden vazgeçerek ortak (uluslararası alanda) bir işbirşiği için üst otoritelere gidebiliyorlar. liberallere göre avrupa birliği gibi ulus-üstü örgüler artık insanların gözünde de daha bir "devlet". bununla ilgili olarak okuduğum örnek de şuydu, adam artık fransızım demiyor da avrupalıyım diyor. neden? çünkü topluluğun üyeleri avrupa birliği kurallarına göre politikalarını belirliyorlar. liberal dünyada etliye sütlüye karışmayan bir devlet olabilir ama onun da üstünde başka bir güç var. illa ki karışıyor bunlar yani. bu yüzden öyle gözüküyor. ben daha küçük bir ua ilişkiler öğrencisiyim bildiklerim yanlışsa eğer doğruymuş gibi aktarmamışımdır umarım.

tabii.

başlayabilir de ydsden de 50 alması gerekiyor en az.

yds'de gerekli puanı aldıktan sonra yds puanı o kadar önemli değil çünkü ortalamaya alınmıyor. önemli olanlar ales, not ortalaması ve mulakat puanıymış

Her üniversitenin puanlama ve kabul sistemi farklı. Dil puanı lazım diye kesin bir şey yok. Okuluna ve hatta bölümüne göre değişir. Puanlama şekli de değişir. Program sözel programsa iyi bir puan 90 ama sözel program değilse başvurulan, kimsenin umurunda bile olmaz sözel puanı. Her okulun kabul şartları ve anlaşmaları da farklı, kimi önceden anlaştığı kişileri seçer, kimi puana bakar.

Her olayın tek ve biricik olduğunu öğrenin bu konuda. Birbirinden bağımsız ve bireysel durumlar topluluğu bu sorunun öznesi.

yds kaçırmış. fakat şöyle bir şey var. yds 60 ielts 5 puanına eşit. 55 ise 4.5 bunları alsa kabul olur mu? ielts'den 5 falan gibi? kabul olur mu derken başvuruyu kabul edip, değerlendirmeye alırlar mı?

marmara üniversitesi dil şartı aramıyor, onun dışında diğer büyük üniversitelerde kendi sınavlarını yapıyor(odtü, itü). tabi bölümü bilmeden yorum yapmak ne kadar doğru tartışılır.

marmara nerden dil şartı aramıyor diyenler olmuş dikkat edildiyse bölümü bilmeden yorum yapmak doğru olmaz demiştik ki işletme de yüksek lisans yapan arkadaşım bu bilgiyi veriyor, daha detaylı bilen arkadaşlar varsa buradan laf söylemek yerine bildiği daha detaylı bilgiyi versin. en azından duyurunun kullanım amacına uygun bi cevap verilmiş olunur.

marmara üniversitesi dil şartı nerede aramıyor? aradığı en az birkaç bölümü biliyorum ben mesela. aramadığını kesinmiş gibi söylemek saçma ve yanlış. başvuracak kişi de bi zahmet takip etsin okulları, şartlarını. internet denen şeyi kullanmak çok da çetrefilli değil sonuçta.

A. oldukça yaygındır.
B. dışa vurumunun %30 un üzerine çıkacağını sanmıyorum.
B1. yaşanılan toplumun yapısı bu şekilde. cinselliğe bakış açısı belli. ön yargılar belli. yaftalar belli. vaginismus neden yaygın? çünkü kadınlar küçüklüklerinden beri cinsellik ayıp kötü ahlaksız olarak bildikleri için ileride de bu tarz sorunları dışa vurmakta sorun yaşıyorlar. erkeklerde de mesela penis erkeklik göstergesi olarak adlandırıldığı için onunla ilgili bir sorun yaşamayı erkekliklerine leke olarak görüyorlar.

mastürbasyonla alakalı sorunlar derken?


istatistik olarak bunlara cevabı google daha iyi verir diye düşünüyorum ama genel olarak söyleyebileceğim şey vaginismus, bekaret gibi şeylerin yıllar geçtikçe azalacağı yönünde, azalıyor da zaten, toplum açıldıkça ve rahatladıkça.

a.oldukça yaygındır.
b.oldukça azdır.
b1.sosyal ve kültürel faktörler.

A. vajinismus, bekaret, orgazm, ilk gece, mastürbasyon ile alakalı sorunlar fazla diğerleri az diyorum.

B. fazla olduğunu düşündüğüm sorunların dış vurumu %30-35 civarı
B. İnsanlar cinsel meseleleri konuşmaktan utanıyor, yargılanma ve ayıplanma insanlarda korku yaratıyor.

A. çok yaygındır. bayağı yaygındır.

B. çok düşük olduğunu düşünmüyorum. ister istemez insanlar gösteriyor bu tip şeyleri. %35-40 diyeyim.

dışa vurulmamasının sebebi, bu sorunların oluşma sebebiyle aynı bence. cinsellik konusunda sağlıklı fikirlerimizin olmaması. daha doğrusu, cinselliğin güç göstergesi kabul edilmesi. bu sadece türkiye'de değil, dünyanın her yerinde böyle. sağda solda çok fazla adam görüyorum sevişemediği için kendini ezik-aptal hisseden. cinselliğe atfedilen değerden dolayı diyorum ben o yüzden. insanlar kendilerini zayıf hissediyor ve öyle görünmeyi istemiyor elbette. olay bu.

yani ne yalan söyleyeyim ben de "abi iyi koşamıyorum ya, çabucak tıkanıyorum" derken hiç çekinmem ama örneğin "abi benimki çok ufak ya, iki dakika bile gidemiyom ayrıca" demekten utanırım. sanırım dünyanın her yerinde, neredeyse her insanda SEKS=GÜÇ şeklinde ilginç bir kod var.

ama bir yandan anlıyorum bunu. ne bileyim seks yapılınca falan doğan varlıklarız neticede. içgüdüsel olarak sürekli bafileme isteği içerisindeyiz. garip garip işler.

A. bu sorunlardan herhangi biri olunca istatistige giriyorsa, %90 diyorum. hatta daha ayrintili cevap vereyim. en yayginlari da : masturbasyonla alakali genclerin duydugu sucluluk duygusu (din min, gunah munah hesabina), bekaret, ilk gece, erkeklerin penis boyu kompleksleri.

B. %10'u bile gecmez.

C. tabi ki toplumsal baskilar

D. cevabi belli olan sorulari neden soruyorsun, bak yazilanlara, hepsi birbirinin aynisi.

Arkadaşım çiğ köfte bayiliği aldı. Tüm masraflarda küçük bir dükkanı 15bin TL'ye kurdu. Yani çok lüks olmayan, 15-20 metre kare bir dükkan kurulur o paraya. bir de zaten bir sürü hazır döner satan yer var ve ben durduk yere neden adama cirodan pay vereyim. Bereket döner var mesela. Adam parasıyla her gün kaç kilo döner takmak istiyorsan getirir.

Franchise allangirli iştir. Bir sürü para vereceksin ve adam sana karşılığında ne verecek. Markalaşmış, kurumsallaşmış yerlerden bayilik alırsan rahat edersin ama boynunda da sürekli bir zincir olur. Ayrıca MC ve BK o fiyatlara franchise vermez. En az 700-800 bin dolar kuru para ister, teminat ister vs... Oradaki bilgiler gerçek yatırım bedelleri ile pek uyuşmaz. Zaten her hafta ekonomi dergileri, gazeteler ve internet siteleri bu gibi haberler yapar.

Tavsiyem profesyonellerden yardım alman. İlgilenirim dersen referans, kişi, kurum ismi verebilirim. Yeşillendir lütfen.

ya bulunduğum bölgede inanılmaz fazla dönerci ve hazır yemek yapan mekan bulunuyor. 1 sene öncede işte burger king ve dominos açıldı. atıyorum kumpir satan bir yer yok. o tarzda olmayan bir ürünün işine mi girmeli bilemedim?

1 - 2 gün iyice araştıracağım yanıtın için teşekkürler gene geri dönüş yaparım dostum..

burger king 800 bin dolar istiyordu 2006 da 40 bin dolar nedir abi :) ve her yere vermiyorlar. ayrıca ben Hat Döner le Ot Döner arasındaki farkı bilmiyorum. Bir Bereket Döner, Kasap Döner gibi tanınmışlığı yok.

Genelde dükkan döşemeyi ekstra para olarak alıyorlar. Franchising başında verilen sadece hava parası dekorasyon değil.

andy bilmiyorum ki dostum.. mynet'in yalancısıyım...

finans.mynet.com
Burger King - Başlangıç bedeli: 40 bin dolar + KDV - Royalty: Yüzde 8

finans.mynet.com
Mc Donald’s Başlangıç bedeli: 30 bin dolar + KDV Royalty: Aylık yüzde 8

gene söylüyorum franchising, royality falan o kavramlar hakkında zerre bilgim yok.. elimdeki parayı değerlendirebilir miyim ona bakıyorum. yoksa o fiyata mesela taksi durağı bulsam direk çökeceğim. ne kazandırır onun peşindeyim, işimi kurayım falan... :)

başlangıç bedeli belki ön başvuru ya da hava parası falandır. onaylanınca geri kalanını veriyorsundur.domino's pizza falan da 300 bin lira.

burger 40'a versin bim'den daha fazla şubesi olur. en son milyon liraya yakın bedeller sözkonusuydu. kfc marka değerini korumak için mi ne vermiyordu hiç. adama çuvalla para vereceksin ama adamın umrunda değil mesela. öyle şirketler onlar.

Donerciden franchise alana kadar gitbayakkabi boyaciligi yap

Bi de. Burger falan demissin ya onlsr.sadece havaya atacagin para. toplam acilis maliyeti degil.

Sorduğun tüm sorular o şirketin politikasına göre değişir. aylık da alabilirler yıllık da, onlar da dizayn edebilir sen de.

burger king anahtar teslim minimum 1.5 milyon tl. bir yakınımdan biliyorum.

Valla bence turizm gibi bir şey üzerine de yapabilirsin. turizm yöneticiliği, otel yöneticiliği ne biliyim benzeri şeyler.

Bir öneri değil ama bir ricam var. Mail adresinizi verebilirseniz bir arkadaşım size bu konularda danışmak istiyor. Yetkili bi abiye benziyor dediler senin için.

Taksi fazla birsey tutmaz metrobuse kadar.

istanbul'da taksicilerin yuzde 90'i hapci, it, kopuk, bi baltaya sap olamamis magandalardan olustugu icin meslege saygi yok. o yuzden kapali metroyu actirmak, hvalimani taksicisini metrobuse kadar goturmukten daha kolaydir bence:)

Taksiden başka seçenek yok. Bineceğiniz taksinin yanlarına bakın. Durağının adı yazıyorsa binin. En azından bir durağa bağlı olunca biraz daha düzgün oluyorlar.

taksiyle yenibosna metrobüs yapıp metrobüsle devam etsen 10 tl taksi, elemana tek basım kart 4 tl, sen bascan 3tl gene 20 tl ye yakın yapıyor. indi bindi, üst geçit valiz taşı eziyetine, deymez. taksi anca 30 tl tutar.

Ya da sabah alırım de. sabaha kadar duty free de lokum gömsün.

geçen sene taksi 35 tutmuştu, şimdi taksi ücreti hesaplama sitelerine bakıyorum 25 lira diyor. neden böyle fark olur ki? halbuki fiyatlarda yeni güncellenmiş.